AŞIK VEYSEL

AŞIK VEYSEL



Ünlü halkozanımızdır. 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyündedoğdu. Genellikle bu köyde yaşadı. Henüz yedi yaşındayken çiçek hastalığınedeniyle gözlerini kaybeden Veysel, avunsun diye eline verdikleri sazla ünlü bir ozanolmuş ve günümüze kadar eserleri gönülden gönüle coşarak büyük ünkazanmıştır. Günümüzün pek çok halk ozanına örnek olan, onlara Yunus'ların,Emrah'ların yolunu yeniden açan Aşık Veysel’dir.
Aşık Veysel'e sormuşlardı:
– Usta, sazın iyisi nasıl olur?” o, şöyle cevapvermişti:
– Nasıl mı? İyi saz dediğin, sapı gürgen, teknesiduttan, döşü çamdan olur...
Hemen ardından:
–Ya iyi sazın, iyi sözü nasıl olur? denilince bakırrengi, kırışık yüzünde olgun bir tebessüm dolaştı:
– Sazı, eline yakıştıran bilir...
Yıl 1933 idi. Cumhuriyet'in 10. Yılıkutlanacaktı. Büyük şölen vardı Ankara'da. İşte o günlerde, Atpazarı'ndaki hana,ayağında çarığı, sırtında sazıyle iki gözü kör bir ozan inmişti. Adınısoranlara “Veysel” diyordu, “Şatıroğlu Veysel”. Köyünü, kentini soranlaraanlatıyordu:
– Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialanköyündenim. Anam beni koyun sağarken doğurmuş. Babam, rençberden Karacaların AhmetEfendi'dir. Anam da, babam da rahmetli oldu...
Ve gözlerini soranlara acı acı gülümsüyordu:
– Yedi yaşında çiçek aldı götürdü; sonra, avunmakiçin bu sazı verdiler elime. Ben ona söyledim, o bana söyledi...
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Ama, kimse o gün Veysel'e “Ne'yle geldin”diye sormamıştı. Kara trenle mi? Kamyon sırtında mı? Kağnı üstünde, atterkisinde mi? Hayır. Veysel, Cumhuriyet'in büyük şölenine katılmak için,azığını çıkın etmiş, köyden bir yiğitin yanına düşüp, yürüye yürüye yolakoyulmuşlardı. Evet, tam üç ayda gelmişlerdi Ankara'ya... O günlere kadar,“Tezene”yi sazın “Döş”üne sadece köy kahvelerinde vuran Veysel, sesinibütün yurda ilk defa işte o büyük şölende duyurdu. O günden sonra coştu. Herkes“Karacaoğlan'lar, Emrah'lar bitti...” diyordu. Herkes, halk ozanlarınınyüzyıllarca süren altın devri kapandı sanıyordu. İşte Veysel, o devrin bittiğiyerde, pırıl pırıl, bir başlangıç oldu.
Karnın yardım kazma ilen, bel ilen
Yüzün yırttım tırmığınen, el ilen
Gene beni karşıladı gül ilen
Beni sadık yarim kara topraktır...
Anadolu delikanlısı sıkılgandır.Saygılıdır. Şamata bilmez. Bu yüzden, nice halk ozanı ıssız dağ başlarındakaynayan, fakat vadiye varmadan kaybolup giden pınarlar gibidir. Bilinmez.
Veysel, günümüzdeki bütün bu pınarlara da bir başkagürleyiş, bir başka ses kazandırdı. Şimdi güzel Anadolu'yu dile getiren bunca halkozanı, hep onun aydınlığında buluyorlar yollarını... Bir sohbet sırasındaVeysel'e,
– Hani mümkün olsa, gözlerini açtırmak ister misin?
diye sormuşlardı. Başını iki yana sallamış,
– Hayır, demişti. “İçimde bir dünya kurdum. Onuyıkmak istemem...” Sonra bir çift söz daha eklemişti buna: “Hem bengörüyorum.” demişti. “Aşık, gözüyle değil, gönlüyle gören adamdır...”
Veysel, gözleri görmediği halde, görenlerden daha çokçalışan bir köy çocuğudur. Sivrialan'ın “Çoraktır, emeği inkar eder”dedikleri sarı toprağında, meyve bahçeleri kurmuştur. Kaplan Dere'deki köprü, onungayretiyle yapılan köprüdür. Hem de iki defa yapılmıştır bu köprü. Köy köydolaşıp, Kaplan Dere köprüsüne para toplayan Veysel, köprünün açıldığı günpek coşmuştu:
Kolay geçmek için Kızılırmak'tan
Alındı paralar, cemoldu halktan
Gayret köylülerden, izin Allah'tan
Yaptırdı köprüyü, güldürdü bizi...
Kaplan Dere, Kızılırmak'ın dalıdır.Delifişek bir deredir. O güne kadar salla adam geçirip, para alanlar köprüyekızmış, çileden çıkmışlardı. Çok geçmeden kundaklayıp, köprüyü yaktılar.Herkese derin bir üzüntü çökmüş, Veysel hüngür hüngür ağlamıştı:
Fakir fukaradan alındı para
Yandı kömür oldu gitti sulara
Memlekete düşman, bir yüzü kara
Yaktı köprümüzü, yandırdı bizi...
Sonra yine önayak olmuş, yine yaptırmıştıköprüyü. Görmedi ama, gönlünce hazzını duydu. Seyretmedi ama, hissetti. Tıpkışiirleri gibi. Okumadı ama, okutmasını bildi.
Aşık Veysel, 1942-1944 arasında Arifiye ve Hasanoğlan,sonra da bir süre Çifteler Köy Enstitülerinde Halk Türküleri Öğretmenliği yaptı.Şiirleri en çok “Ülkü” dergisinde yayınlanmıştır. Ünlü ozanımız evli ve 6çocuk babasıdır.


ARİF ERTÜRK
 
selamunaleyküm.ARİF ERTÜRK
HACE AHMET YESEVİ
 
BAŞINA SARIK BAĞLAR,
KENDİNE MÜRİT ARAR,
İLMİ YOK NEYE YARAR,
AHİR ZAMAN ŞEYHLERİ..
YUNUS EMRE
 
EMEKSİZ ZENGİN OLANIN,
KİTAPSIZ BİLGİN OLANIN,
SERMAYESİ DİN OLANIN,
REHBERİ ŞEYTAN OLMUŞTUR.
 
SİTEMİZİ ZİYARET EDEN 115862 ziyaretçi (242845 klik) KİŞİ BURADAYDI
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol