KOCA YUSUF

KOCA YUSUF

Ününü bütün dünyayayayan büyük pehlivan. 1857 yılında Şumnu'nun Karalar köyünde doğdu. Ufacık birçocukken köyde danalarla boğuşmaya başladı, sonra kispeti ayağına geçiripgüreşmeye koyuldu. Ünü önce Deliorman'ı, sonra Kırkpınar'ı kapladı. Türkgüreşinin gelmiş geçmiş en büyük pehlivanı olarak ortaya çıktı. Avrupa veAmerika'da yaptığı bütün güreşleri kazandı. 1898 yılında Amerika'dan dönerkenbindiği vapurun batması sonucu öldü. Mezarı dahi yoktur.
Koca Yusuf yalnız Türkgüreşinde değil, güreş dünyasında da büyük bir zirvedir. Er meydanları KocaYusuf'u, güreş tarihimizin en büyük pehlivanlarından biri olan ve 26 yılKırkpınar'ın başpehlivanlığını elinden bırakmayan ünlü Kel Aliço'nunkarşısında tanıdı ilk kez. 27'inci yılda da başpehlivanlığı rakipsizalacağını umarak Kırkpınar'a gelen Kel Aliço burada “Başa güreşeceğim” diyenDeliormanlı Yusuf isminde körpe bir çocukla karşılaştı.
Herkes er meydanlarınınpek yaman kurdu Kel Aliço'nun bu “tüysüz kızan”ı karşısına çıktığınapişman edeceğini umuyordu. Ancak Deliormanlı Yusuf, öylesine yaman bir güreşçıkarıyordu ki, buna Kel Aliço da şaşırmış ve güreş alemindeki meşhurgaddarlığını dahi ortaya koymaktan çekinmemişti.
Ancak saatler uzayıpgittiği halde Aliço neticeyi lehine çeviriyordu. Üstelik ilerlemiş bir yaşta bulunanünlü pehlivanda yorgunluk alametleri başgöstermeye başlamış ve durumu tehlikeyedüşmüştü. 26 yılın başpehlivanı Aliço'nun böyle bir pehlivana yenilerek güreşdünyasındaki tahtını kaybetmesine kimsenin içi razı gelmiyordu. Havanınkararmasını fırsat bilenler güreşi yarıda bıraktırmak istediğinde Aliço'nun gürsesi er meydanını kapladı:
– A be burası Kırkpınar'dır... Er meydanıdır buncağaz. Burada yenişene kadargüreş tutulur. Zift fıçıları, çıralar ne güne duruyor? Tutuşturunoncağazları... Pişmiş güreş bırakılır mı hiç? Bu kızancağıza yenilmekkaderimde varsa bırakın yensin beni... Hem ben artık bu er meydanlarındançekileceğim. Aliço'yu yenmek talihini bir daha bu Yusufcağız nerede bulacak?
Aliço'nun busözleri Yusuf'u öylesine duygulandırmıştı ki, gözyaşlarını tutamadı ve büyükustanın eline sarılıp öptükten sonra titrek bir sesle ona adetâ yalvardı:
–Ustaların ustası, pehlivanların pehlivanı, koçyiğit ağam benim! Gelbırakalım şu güreşi. Sözlerinle yendin sen beni. Elimde ayağımda derman komadın.Bu söylediklerinden sonra ben seni tutamam gayri. İstersen sen tut beni, vur sırtımıyere...
Aliço da meydanıçevreleyen kalabalığı teşkil edenler gibi çok duygulanmıştı. Nerede iseağlayacaktı. Deliormanlı Yusuf'un alnına sıcak bir bûse kondurdu:
– Bu meydan bundan sonra senindir artık. Senin gibi bir pehlivan ortaya çıktıktansonra gözüm arkada kalmadan ayrılacağım buralardan. Ödül de, başpehlivanlık dasenindir. İkisine de güle güle sahip ol. İkisi de sana helal olsun oğul, dedi.
Ve o günden sonraTürk güreşinde Koca Yusuf'un devri başladı. Er meydanlarında kasırgalar yaratıprakip tanımayan bir kuvvet olarak ortaya çıkan ve yalnız cüssesinden ötürü değil,güreş değerinden ötürü de “Koca” sıfatını alan büyük Türk pehlivanıyenecek rakip bırakmadı. Bunu fırsat bilen açıkgöz organizatörler onu Avrupa'yagötürdüler.Avrupa'dan sonra Amerika'da yaptığı güreşleri de kazanan ve dünyanınen ünlü pehlivanlarını sıraya dizen Koca Yusuf'a Amerika'da milyoner bir kadınaşık olmuştu. Bu kuvvet ilahından çocuk sahibi olmak istiyordu. Yusuf bunu işittiğizaman, “Ben buraya damızlık gelmedim” diye kükredi.
Avrupa veAmerika'daki güreşlerinden 800 altın kazanmıştı Koca Yusuf. Bunları kemerineyerleştirip Fransız bandıralı La Buorgogne varupu ile yurda dönerken bindiği gemiAtlas Okyanusu'nda sis yüzünden İrlanda bandıralı Cromartyshre gemisiyleçarpıştı. 721 yolcunun bulunduğu La Buorgogne, kaşla göz arasında sularagömülüvermişti.
Bu kez deniziniçinde bir panik başlamıştı. Denize dökülenler, filikalara atlayıp canlarınıkurtarmak istiyorlardı. Koca Yusuf da can havliyle bir filikanın kenarınayapışmıştı. Filika'da bulunanlar onun heybetli vücudu ile sandalı devirmesindenkorktular. Önce yüzüne, kafasına kürekle vurmayı denediler. Fakat dev yapılıadamın çelik pençeleri sanki filikaya kilitlenmişti. Yarılan kafasından vesuratından akan kanlar posbıyıklarının üzerine doğru iniyordu. Onun bu halifilikada bulunanlara daha büyük bir dehşet vermişti. İçlerinden canavar ruhlu birtanesi filika içinde bulunan ve ipleri kesmek için kullanılan ufak bir baltayıkaptığı gibi o çelik pençelere vahşi bir ihtiras içinde rastgele indirmeyebaşladı. Bileklerinden kesilip kopan o çelik pençeler gevşedi ve Koca Yusuf'un o devvücudu Atlantik Okyanus'unun derinliklerine doğru gümülüp gitti...


ARİF ERTÜRK
 
selamunaleyküm.ARİF ERTÜRK
HACE AHMET YESEVİ
 
BAŞINA SARIK BAĞLAR,
KENDİNE MÜRİT ARAR,
İLMİ YOK NEYE YARAR,
AHİR ZAMAN ŞEYHLERİ..
YUNUS EMRE
 
EMEKSİZ ZENGİN OLANIN,
KİTAPSIZ BİLGİN OLANIN,
SERMAYESİ DİN OLANIN,
REHBERİ ŞEYTAN OLMUŞTUR.
 
SİTEMİZİ ZİYARET EDEN 114774 ziyaretçi (241047 klik) KİŞİ BURADAYDI
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol