TÜRKİYE HABERLERİ

TÜRKİYE HABERLERİ
TÜRK LEHÇELERİ MASAYA YATIRILACAK    
Cuma, 06 Şubat 2009

turk_bayraklariTürk lehçelerinin arasındaki bağların güçlendirilmesi ve lehçeler arasındaki sorunlar İstanbul'da tartışılacak. Türk Kültür ve sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY), Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı...

Turizm Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) ve Avrasya Yazarlar Birliği'nin katkıları ile gerçekleştirilecek koferans ve sempozyum 5-12 Nisan 2009 tarihleri arasında İstanbul Maltepe Üniversitesi'nde olacak.

Konferansa Türkçe konuşan devletlerin tanınmış dil bilimcileri ve Türk Dünyası edebiyatının seçkin isimleri de katılacak. Etkinlikte muhtelif dillerden yeni eserlerin tercümesi için mali kaynakların araştırılması da gündemde olacak.

570 BİN KELİMELİK DEV TÜRKÇE SÖZLÜK    
Cuma, 30 Ocak 2009

tdkTürk dilinin zengin hazinesi, 4 bin sayfalık dev bir sözlükte bir araya getiriliyor. Türk Dil Kurumu'nun (TDK) hazırladığı ve 570 bin 723 sözcüğün yer alacağı Büyük Türkçe Sözlük'ün bu yıl sonunda basılması...

planlanıyor.

TDK'nın günümüz Türkçesine ait kelimeleri içeren çalışması olan Büyük Türkçe Sözlük'te TDK'nın Güncel Türkçe Sözlüğündeki 117 bin kelimenin yanında, bilim ve sanat terimlerinden yer adlarına, kişi adlarından Türkçe ağızlarındaki sözcüklere kadar her türlü söz varlığı bulunabilecek.
Büyük Türkçe Sözlük'te, TDK tarafından değişik tarihlerde hazırlanan, Bilim ve Sanat Terimleri Sözlüğü'ndeki 188 bin 866, Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü'ndeki 217 bin 736, Yer Adları Sözlüğü'ndeki 37 bin 424 ve Kişi Adları Sözlüğü'ndeki 9 bin 697 kelime yer alacak.

-GEÇMİŞTEN BUGÜNE SÖZLÜK ÇALIŞMALARI-

TDK Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, çalışmaları devam eden Büyük Türkçe Sözlük ile ilgili bilgi verirken, kurumun sözlük çalışmalarının kuruluş yıllarında başladığını ve TDK'nın ilk sözlüğünün Türkçe baskısının 1945 yılında yayımlandığını söyledi.

TDK'nın bilim, sanat terimlerini, yerel ağızları, yer ve kişi isimlerini içeren sözlüklerinin değişik tarihlerde hazırlandığını anlatan Akalın, sanal ortamda da Güncel Türkçe Sözlük'ü hizmete sunduklarını kaydetti. Akalın, Büyük Türkçe Sözlük'e olan ihtiyacın nasıl ortaya çıktığını ise şöyle aktardı:
'
'Güncel Türkçe Sözlük, yayımlandıktan sonra vatandaşlarımız burada her türlü sözcüğü, örneğin adlarının anlamını veya yörelerinde kullandıkları yerel sözcükleri aramaya başladılar. Mahkemeden eline bir kağıt alıp gelen vatandaş, o kağıtta geçen bir hukuk terimini burada arıyordu. Ayrıca, deyimler, atasözleri aranıyordu. Ama bütün bunların tek bir sözcük veri tabanında bulunmadığı bir dönemdi bu...

Oysa insanlar karşılarına çıkan her sözcüğü arayabilecekleri bir sözlüğe başvurmak istiyorlardı. Bir terimin hukuk terimi sözlüğünde mi yoksa ticaret terimleri sözlüğünde mi bulunduğunu bilemiyorlardı. Bunun için biz öncelikle 'Büyük Türkçe Sözlük' adıyla sanal ortamda sözlüğümüzü kullanıma açtık. Bu sözlükte yazı dilimizin söz varlığının yanı sıra, bölge ağızlarımızın söz varlığı, deyimlerimiz, ata sözlerimiz, terimlerimiz, yer adlarımız, kişi adlarımız, bütün bunların hepsi yer alıyordu ve 617 bin kelimeden oluşan sözlüğümüz 20 Ekim 2008 tarihinde 6. Uluslararası Türk Dili Kurultayı'nda Başbakan R. T. Erdoğan tarafından kullanıma açıldı.''

-''TÜRKÇENİN YÜZ AKI''-

Değişik ülkelerin kendi dillerinde kısaltılmamış temel sözlüklerin bulunduğunu belirten Akalın, ''Örneğin, İngilizcenin kısaltılmamış sözlüğünde 700 bine yakın bir kelime vardır'' dedi.
Sözlükte yer alacak tüm kelimeleri bir araya getirdiklerini ve standart ''A-4'' ebatlarındaki kağıtlara basılan sözlük taslağını hazırladıklarını aktaran Şükrü Haluk Akalın, ''Hazırladığımız söz varlıklarının bilgisayardan yaklaşık 27 bin sayfa olarak çıkışını aldık. Şimdi bu söz varlığının basılmasına sıra geldi'' diye konuştu.

Sözlük basıldığında yazıların diğer dillerdeki benzerlerinde olduğu gibi küçültüleceğini ve sözcüklerin her sayfada en az 3 sütunda toplanarak düzenleneceğini ifade eden Akalın, ayrıca sözlükte resimlerin de bulunacağını söyledi.

Bu dev çalışmanın Türk dilinin ''kısaltılmamış tam sözlüğü'' olacağına işaret eden Akalın, ''Burada yıllardır bunun için çalışmalar yapılıyordu. Bu sözlük, Türkçenin, günümüz Türkçesinin bir söz hazinesi. Burada aranan her kelime bulunabilecek'' sözleriyle Büyük Türkçe Sözlük'ün Türkçeye kazandıracaklarını özetledi. 

Bu sözlüklerin diğer ülkelerdeki benzerlerinin kütüphanelerin baş köşelerinde bulunduğunu ve özel rahlelerde üzerinde kullanıma sunulduğunu anlatan Akalın, sözlüğü şöyle tanıttı:

''İşte hayalimiz olan, benim de en büyük hayalim olan, Türkçenin en büyük sözlüğü Büyük Türkçe Sözlük artık basılmaya hazır. Kuruluşumuzdan bu yana gerçekleştirdiğimiz çalışmalara yeni katkılarla ortaya konulmuş olan Büyük Türkçe Sözlük, Türkçenin yüz akı olacak. 

Aslında, diller arasında bir yarış yapmak doğru değil. Çünkü her dilin söz varlığı kendi dünyasına yetmektedir. Her dil kendi alanında zengindir. Ama, 'Türkçenin söz varlığı son derecede kısırdır ve Türkçe, bilim, sanat, felsefe dili değildir' gibi Türkçenin gücünden haberdar olmayanların, Türkçeyi yeterince tanımayanların sözlerini yıllardır duyduk. Türkçe, söz varlığı bakımından zengin, güçlü bir dil. İşte bu Türkçenin gücü. Türkçenin söz varlığının zenginliği. Burada bizim tarihsel söz varlığımız yok. Bu, günümüzün sözlüğüdür.''

TDK'da 76 yıldır çalışan yüzlerce kişinin göz nuru, alın teri, emeği ve bilgi birikimiyle ortaya koydukları söz varlığının artık somut hale geleceğine işaret eden Akalın, kontrollerin ardından sözlüğün baskı işlemlerini başlatacaklarını kaydetti.

Amaçlarının bu sözlüğü, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı'nda 1. Dil Kurultayı'nı topladığı gün olan 26 Eylüle yetiştirmek olduğunu vurgulayan Akalın, ''Ancak herkes takdir eder ki bu kolay bir iş değil. Bu yıl sonuna kadar sözlüğü yayımlamayı amaç edindik. Daha farklı bir söyleyişle bu hedefe kilitlendik'' diye konuştu.

 
TRT-OBA    
Pazartesi, 12 Ocak 2009

trtturkTRT'nin halihazırda atıl kapasiteyle yayınını sürdüren TRT-TÜRK kanalı yeni bir kimlik kazanıyor ve TRT-OBA oluyor. OBA TV'nin kapsamını Türk Cumhuriyetleri ve Orta Asya oluşturacak. Kanal Nevruz...

Bayramı'nın kutlandığı 21 Mart tarihinde yayına geçecek. 

Şu anda TRT-INT'teki Türkiye'ye özgü programların Orta Asya'ya fazla hitap etmediği, orada yaşayanların ekranda "kendi insanlarını ve kültürlerini görmek istediği" belirtiliyor. Bu nedenle TRT yeni kuracağı TRT-OBA'da Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan ve Kırgızistan'dan yapımcıların ve sanatçıların görev alacağı "karma" programları ekrana getirecek

KARLI DAĞLARDAKİ SIR SATIŞA ÇIKTI    
Salı, 30 Aralık 2008

karli_daglardaki_sir_kTRT tarafından çekimleri Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkiye'de yapılan, Türk tarihinin binlerce yıl öncesinde taşlara işlenen medeniyetini anlatan 5 bölümlük "Karlı Dağlardaki Sır"  belgeseli...

satışa sunuldu.

Toplam beş bölümden oluşan "Karlı Dağlardaki Sır" belgeselinin bölümlerindeki konular şöyledir:

1.Bölümünde: Kırgızistan’da Saymalı Taş’a yolculuk. Tanrı Dağları’nın kolları olan Aladağlarda 3600 rakımdaki dünyanın bir numaralı kaya resmi alanı olan Saymalı Taş’ta var olan 10 bin taş üzerindeki yüz bin kaya resminden örneklemeler yapılıyor. Kaya resimleri hakkında bilgiler veriliyor.

 

2. Bölümde: Saymalı Taş’tan ayrılış ve Koçkor, Çolpan Ata kaya resimleri alanlarından incelemeler. Talas’a varış ve manasçının destan okuması. Talas kaya resmi alanlarından Kurubakayır, Tuyuktör ve Karakol yaylasında örneklemeler. Kırgızistan’dan ayrılış ve Kazakistan’da "Tamgalı Say" kaya resmi alanına varış.

 

3. Bölümde: Tamgalı Say Kaya resimlerinde incelemelrden sonra Zaysan’a yolculuk ve cigdeli Say, Kaskır Say kaya resimleri. Kazakistan’dan ayrılış ve Azerbaycan’da "Gobustan" kaya resmi alanının anlatılması.

 

4. Bölümde: Türkiye’ye gelinir ve Kars Kağızman yöresinde Camuşlu Köyü, Kurban ve Şaban Köyü kaya resmi alanlarında incelemelr yapılır. Erzurum Karayazı Cunni Mağarası, Ordu-Mesudiye Esatlı Köyü, Erzincan-Kemaliye Dilli Vadisi, Hakkari-Yüksekova Geveruk Yaylası ve Van Müzesindeki buluntular bu bölümün konularını teşkil etmektedir.

 

5. Bölümde: Kütahya-Çavdarhisar Aızonai tapınağının duvarlarındaki kaya resimleri ve Eskişehir-Seyitgazi Kümbet Köyü’ndeki kaya resimlerinin anlatılmasından sonra bütün alanlar arasında mukayese yapılarak, ortak kodların tespiti ve açıklaması ile program sona erer.

 

Satın Alma Koşulları:

1- Ürünleri ısmarlamak için aşağıdaki hesap numarasına gereken miktarı yatırdıktan sonra makbuzunuz ve açık adresinizle birlikte bize fakslayın ya da adresimize yollayın. İstediğiniz ürün en kısa zamanda size ulaşacaktır.

 

Fiyatı : 10,00 YTL, İndirimli Satış: 8,00 Ytl

 

 

Yurtiçi Fiyatı: 13,00 YTL, İndirimli Satış: 10,40 YTL (adrese teslim)

 

 

Yurtdışı Fiyatı: 13,00 Avro (adrese Teslim)          

 

 

TL Hesap Numarası: Türkiye İş Bankası TRT Şubesi, Hesap: 4275–33743

T.C.Ziraat Bankası TRT Bürosu, Hesap: 1505–37463711–5001

 

Döviz Hesabı: Türkiye İş Bankası Başkent Şubesi, Hesap: 4299–2196–904

 

İrtibat: TRT Genel Müdürlüğü Hâsılat Dairesi Başkanlığı

Turan Güneş Bulvarı 06450 Oran-ANKARA

 

Faks: 0 312. 490 3088

Tel: 0312. 490 51 50; 490 43 00’den 1595; 2215; 5402    

 
TÜRKLERDEN KİM ÖZÜR DİLEYECEK? Yazdır e-Posta
Salı, 23 Aralık 2008

hocali_katliami_kHasan Kanpolat'ın yazısı: 1783, 1864, ’93 Harbi (1877-78), 1913 tarihlerini günümüz Türk toplumunda kaç kişi biliyor? Sokaktaki adam için bu tarihler birşey ifade ediyor mu? Sanmıyorum. 1783'te Kırım...

Hanlığı’nın ortadan kaldırılarak Çarlık Rusyası’nın Kırım’ı ilhâkı sonrası Kırım’dan

karabag_katliamcisi_davidian
Karabağ'da Türkleri katleden Davidyan

Osmanlı Devleti’ne zorunlu göçler gerçekleşmiştir.

 

21 Mayıs 1864’ soykırımın sona erdiği tarih 

'21 Mayıs 1864' tarihi ise Çarlık Rusyası’nın Kuzey Kafkasya’yı ele geçirmesi ile birlikte gerçekleştirdiği sürgün ve soykırımın sona erdiği tarihtir.

Çarlık Rusyası ile yaşanılan savaş sonrası Kuzeybatı Kafkasya halkları olan Adıgeler, Ubıhlar, Abhazlar ve Karaçay-Malkarlar nüfuslarının yüzde 95’ini soykırım ve Osmanlı Devleti’ne zorunlu göçten oluşan etnik temizlik ile kaybetmişlerdir.

Ubıhların tamamına yakını öldürülmüştü

En ağır soykırımı yaşayan ve Kuzeybatı Kafkasya’da bulunan Soçi kentinin yerel halkı olan Ubıhların tamamına yakını öldürülmüş, kalan sağlar ise Osmanlı Devleti’ne göçe zorlanmış ve böylece bu halkın tamamı yok edilerek tarihten silinmiştir. Yaşanılan acıların yıldönümü olan ‘21 Mayıs’ yıllardır Kuzeybatı Kafkasya halkları tarafından sessizce anılmaktadır.

Zorunlu göçle, 1 milyondan fazla göçmen bu topraklara geldi

Hicri takvimde 1293 yılına denk geldiği için ‘93 Harbi’ diye anılan savaş ise 24 Nisan 1877 tarihinde Çarlık Rusyası’nın savaş ilanıyla başlamış ve 9 ay 7 gün sürmüştür.

II. Abdülhamit döneminde meydana gelen bu savaş bir yıldan az sürmesine karşın Osmanlı Devleti’nin adeta belini kırmıştır.

Hem Tuna Cephesi'nde, hem de Kafkasya Cephesi'nde süren 93 Harbi, Osmanlı Devleti için büyük toprak kaybına neden olmuştur. Osmanlı Devleti’nin Avrupa ve Kafkasya kanatları kırılmıştır. 93 Harbi, Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecini başlatan önemli olaylardan biri sayılır. 93 Harbi sonrasında Güney Kafkasya ve Balkanlardan Anadolu’ya zorunlu göç ile bir milyonu aşkın göçmen gelmiştir.

Yüzyıllardır sürgün ve soykırıma uğrayanlar Türkiye’de huzur buldu

1783’de Kırım’ın ilhakı, 1864’te biten Kafkas-Rus Savaşı, 93 Harbi, Balkan Savaşı (1912-13), Birinci Dünya Savaşı (1914-18) ve 1923 sonrası Cumhuriyet döneminde Kırım’dan, Balkanlardan, Kuzey ve Güney Kafkasya’dan sürekli zorunlu göç olmuştur.

Bu zorunlu göçler, modern Türkiye’nin nüfusunu, ekonomisini, tarihi ve kültürel yapısını şekillendirmiştir. Karadeniz, Kafkasya, Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya, Türkiye’nin yakın akraba coğrafyalarıdır. Bu bölgeler nezle olursa, Türkiye’nin burnu akar. Bu bölgelerde yüzyıllardır sürgün ve soykırıma uğrayanlar Türkiye’de huzur bulmuşlardır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfusunun yarısı soykırıma uğramış insanların toruanları  

‘1783’, ‘1864’, ’93 Harbi’, ‘1913’ tarihlerini bilmeyen Türk toplumu Ermeni Soykırımı iddiaları yüzünden ‘1915’ tarihini bilmektedir.

Türkiye neden bu soykırım iddialarına karşı hep savunmada kalıyor?
Türkiye neden tarihinden korkuyor?

Aslında, Türkiye geçmişinden korkmamalı.

Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan nüfusun yaklaşık yarısı dünyanın herhangi bir yerinde etnik temizlik, soykırım ve sürgüne uğramış ve bu acılardan kurtulabilmiş insanların torunları değil midir?

İşte soykırıma uğratılan Türkler

xocali-_o_1NOT: Yazarın aşağıda bahsettiği kavimlerin büyük bir çoğunluğu Türk değildir.


Kuzeybatı Kafkasya’dan Adigeler,  Ubıhlar, Karaçay ve Balkarlar, Kosaklar (Rus Kazakları), Abhazlar; Kuzeydoğu Kafkasya’dan Çeçenler, Dağıstanlılar, Osetler; Güney Kafkasya’dan Karabağlılar (Karabağ Türkleri), Azeriler, Ahıskalılar, Terekeme ve Karapapaklar, Acaralar, Gürcüler; Karadenizin kuzeyinden Kırım Tatarları, Ukraynalılar, Beyaz Ruslar; Balkanlardan Balkan Türkleri, Arnavutlar, Boşnaklar, Pomaklar, Ulahlar, Torbeşler, Makedonlar; İspanya’dan Araplar ve Museviler; Ege’den Girit ve Rodos ve diğer Ege adalarındaki Türk ve müslümanlar; Kıbrıs’dan Kıbrıs Türkleri; Orta Doğu’dan Türkler, Filistinliler ve Kürtler; Afganistan’dan Özbekler, Kırgızlar ve diğer Afgan halkları, Orta Asya’dan Özbekler, Türkmenler, Kırgızlar, Kazaklar, Tacikler, Uzak Doğu’dan Uygurlar topraklarında etnik temizlik, soykırım ve sürgüne uğrayarak son 150 yılda Türkiye’ye gelmedi mi?

Haksızlığa uğrayanların vatanı

Aslında, Anadolu binlerce yıldır Türk üst kimliği altında göçmenlerin, sürgüne ve haksızlığa uğrayanların vatan edindiği, huzur bulduğu topraklar olmadı mı?

Peki Türkiye bu gerçekleri neden yüksek sesle telaffuz etmiyor?

Atalarımıza hürmeten sürgün ve soykırım anıtı Türkiye’nin herhangi bir yerine neden dikilmiyor veya dikilmesi için herhangi bir girişimde bulunulmuyor?

Kimi bekliyoruz?

Kafkasya’dan, Balkanlardan, Kıbrıs’dan, Girit’den, Rodos’dan, Kırım’dan, Orta Asya’dan, Doğu Türkistan’dan, Afganistan’dan ve diğer coğrafyalardan gelip Anadolu’yu yurt bilen ataların acılarını hatırlamak için bu ataların bir anıt hakkı yok mudur?

Kırım Tatarlarının tradejisi yok mu?

Türkiye’nin gündeminde sadece Ermeniler var.

Bir kısım Türk aydını Ermeni Tradejisi söylemini benimsemiştir. Son 150 yılda Anadolu’ya göçmek zorunda bırakılan ve günümüz Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturanların tradejisi yok mu?

Kırım Tatarlarının, Girit Türklerinin tradejisi yok mu?

Hıristiyan olmayanların trajedisi olamaz mı?

Türk aydını köklerinin trajedisiyle de ilgilenmez mi?

Türk aydını komşusunun acılarına ortak olmalıdır. Ama, kökenlerindeki, damarlarında akan kanın tradejisi ile de ilgilenmelidir. Ermeniler tehcire uğradığı ama deportasyona uğramadığı vurgulanmalıdır. Çünkü, tehcir ile Ermeniler Osmanlı Devleti içerisinde zorunlu olarak yer değiştirilmişlerdir. I. Dünya Savaşı koşuları nedeniyle Anadolu’dan Orta Doğu’ya kaydırılmışlardır. Sınırdışı edilmemişlerdir. Ancak, Türk ve müslüman göçmenler sınır dışı edilmişlerdir. Deportasyondan, sürgünden söz edebilmek için sınırdışı edilmek gerekmektedir.

ASALA'lı yıllar

7 Ağustos 1982 tarihinde ASALA terör örgütüne mensup 2 terörist, Ankara'nın Timur’un komutanı ve sağkolu olan Esenboğa'nın adını taşıyan havaalanına silahlı baskın düzenlemişlerdi. 2 güvenlik görevlisi, 2'si yabancı uyruklu 6 yolcu olmak üzere 8 kişi ölmüş, 72 kişi de yaralanmıştı.

Esenboğa baskını ASALA’nın Türkiye’deki ilk eylemi olmuştu. Ermeni kökenli terör örgütlerinin yurt dışındaki Türk diplomatlarına karşı saldırıları 1973 yılında başlamıştı.

1973-94 yılları arasında dünyanın dört kıtasından, 13 ayrı ülkeden, 17 ayrı şehirden (Roma, Marsilya, Atina, Lyon, Paris, Sydney, Kopenhag, Cenevre, Los Angeles, Ottowa, Boston, Lizbon, Burgaz, Belgrad, Brüksel, Viyana, Tahran) Ankara-Esenboğa havaalanına Türk bayrağına sarılı tabutlar ulaştı. 7 Ağustos 1982 tarihinde ASALA terör örgütünün silahlı baskını sonrası Ankara-Esenboğa havaalanında şehitlerimizi anmak için ne yapıldı? Hiç. Havaalanına şehitleri anmak için bir plaket bile konulmadı.

Şehitler için bir köşe bile açılmadı

Onların anısına fotoğrafları bile konmadı. Bir küçük barış heykeli bile dikilmedi. Hiçbir 7 Ağustos’ta Esenboğa havaalanında onların anısına saygı duruşu için sirenler bile çalmadı.

Türkiye’de artık “Atalarımızı Anma” günü kutlanmaya başlanmalıdır.

Halkın hafızası zayıf olsa da devletin ve aydınların hafızası daha kuvvetli olmalıdır. Ermenilerden özür dilemeyi bilen aydınların atalarının acılarına da sahip çıkmasını bilmesi uygun olacaktır.

Ermeniler, Türklerin kapı komşusudur. Aynı ailenin araya ayrılık girmiş parçasıdır. Bu nedenle, terör örgütlerinin ve radikallerin eylemleri Ermeni halkına mal edilemez. Ancak, unutmalayım ki son yüzyıl ile ilgili yalnız Ermenilerin değil Türklerin de acıları büyüktür.

 


ARİF ERTÜRK
 
selamunaleyküm.ARİF ERTÜRK
HACE AHMET YESEVİ
 
BAŞINA SARIK BAĞLAR,
KENDİNE MÜRİT ARAR,
İLMİ YOK NEYE YARAR,
AHİR ZAMAN ŞEYHLERİ..
YUNUS EMRE
 
EMEKSİZ ZENGİN OLANIN,
KİTAPSIZ BİLGİN OLANIN,
SERMAYESİ DİN OLANIN,
REHBERİ ŞEYTAN OLMUŞTUR.
 
SİTEMİZİ ZİYARET EDEN 115636 ziyaretçi (242438 klik) KİŞİ BURADAYDI
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol