Kırım'ın Feodal Yapısı ve Kabile Beyleri

KIRIM HANLIĞI(1438-1783)-GERİ DÖN
Kırım'ın Feodal Yapısı ve Kabile Beyleri
  İlk Kırım hanları Hacı Giray, Mengli Giray ve Mehmed Giray I.'in yarlıklarından anlaşıldığına göre, Kırım hanlığının teşkilâtı hemen hemen tamamiyle Altın Ordu ananesinin devamından ibaretti. Sâhib Giray I.'den itibaren Osmanlı müesseseleri kuvvetle nüfuza başlamış, Gazi Giray II., İslâm Giray II., Canbek Giray ve Hacı Giray zamanlarında Osmanlı müesseseleri ve medeniyeti Kırım'da gittikçe kuvvetlenmiş, Osmanlı divan usulü, timar sistemi taklit edilmiştir. Fakat devletin Altın-Ordu'dan intikal eden esas karakteri hiçbir zaman değişmemiştir.

       XIV. asırda Bronovius'un hanlık teşkilâtı hakkında bıraktığı tasvir ile XVIII. Asrın, ikinci yarısında Baron de Tott Peyssonel'in tasviri arasında büyük bir fark yoktur.
Kırım hanlığı esas itibarı ile feodal karakterde bir kabile aristokrasisine tabi olmuştur. Altın-Ordu hanlığının son zamanlarında mühim rol oynamış belli başlı kabilelerden Şırınlar başta olarak, sırası ile Argınlar, Barınlar ve Kıpçakların beyleri, "dört Karaçi beyi" adı ile, bu aristokrasinin en üst tabakasını teşkil etmekte idiler.


       XVIII. Asır ortalarında Kırımlı Abdülgaffar'a göre, dört karaçi sırası ile Şırınlar, Mansur-oğlu, Şicuvut, Argınlar ve Barınlar şeklinde sıralamaktadır (Peyssonel'de Barınlar Argınlar'dan öncedir). Pallas'ta bu beş aileden Barınlar ikinci sıradadır. Biliyoruz ki, bu dereceleme kabilelerin han ile münasebetlerine göre, zaman zaman değiştirilmiştir.


       Bahâdır Giray (1737-1741) Mansuroğulları'nı, âsî oldukları için, Kırım'dan koğmuş, bir çoğunu katliama uğratmış idi. Bunlar sonra İslâm Giray II. zamanında (1644-1654) geri çağrıldılar ve eski yerlerini aldılar. Keza Sicivutlar'ın beyi, Sâhib Giray I. tarafından dört karaçi arasına yükseltilmiş idi. Fakat Şırınlar birinci mevkii daima muhafaza ettiler. Şırın beyi baş karaçi yahut baş-bey unvanını taşır, han sülâlesinden kızlar ile evlenirdi. Bu ailenin birçok azası, han sülâlesi mensupları gibi, Giray unvanını taşımakta idi. Şırınlar beyi, devlet içinde handan ve hânedana mensup sultanlardan sonra, en yüksek mevkii işgal etmekte idi.


       Şırın beylerinin Altın-Ordu hanı Toktamış zamanında da baş-karaçi, başka tâbir ile emir-i kebir olduklarını ve bu sıfat ile sağ-kol başına geçmiş bulunduklarını kaydetmeliyiz. Şırınlar'ın Kırım'da mâlikâneleri Karasu ile Kerç arasında idi.Kaide olarak kabileler, bey ailesi içinde en yaşlısını bey seçerler ve bu seçim, han tarafından tasdik olunurdu. Han onu azledemezdi.


       Kabileler beyleri vasıtası ile, hanın otoritesini tanırlar, yani bey âsî olduğu zaman, kabile de âsî olurdu. Devlete feodal hususiyetini veren bu sıkı kabile ananesi hanların otoritesini ziyadesi ile tahdit etmekle ve iç harpleri kolaylaştırmakta idi. Dört karaçi beyleri Kırım'da en kuvvetli kabileleri, yani Kırım kuvvetlerinin büyük kısmını emirleri altında bulundurmakta idiler. Bu dört (sonraları beş) karaçi beyi hanın divanında otururlardı ve onların re'yi olmadan, hiçbir mühim mesele hakkında karara varılamazdı. Onlar hanın seçileceği kurultaylarda da esas rolü oynamakta idiler.


      Karaçi beyleri "Çingiz Han yasasının" daha doğrusu Altın-Ordu ananelerinin mutaassıp savunucuları sıfatı ile bu teşkilâtı bozabilecek her yeniliğe şiddetle karşı koymakta, kendi imtiyazları hususunda çok hassas bulunmakta idiler. Umumiyetle hanların seçimi, padişahtan ziyade onlara, daha doğrusu Şırın beylerine tabi olmuş ve onların istemedikleri han Kırım tahtında tutunamamıştır.


      Beyler ekseriya İstanbul'a beylerden birini bir mahzar göndererek, kimi han istediklerini bildirirlerdi. Kendi istedikleri han gönderilmezse, muhâlif vaziyet alırlar, Kayalar-Altı denilen mevkide toplanarak, kendi seçtikleri han etrafında mücadeleye girişirler, ekseriya yarımada şimalindeki steplere çıkarak, Nogaylar ile birleşirlerdi (Bu rakip hanlar Saâdet Giray, İslâm Giray ve Mehmed Giray'dır). Fakat Şırın beyleri, Eminek Mirza'dan beri, baş-bey sıfatı ile, umumiyetle İstanbul ile işbirliği yapmışlar, böylece padişah ile çatışma haline gelmeden, nüfuz ve otoritelerini korumağa, hatta takviyeye muvaffak olmuşlardır. Bu Şırın beyleri hanlığın Osmanlı himâyesi altına girmesinde esas rolü oynadıkları malûmdur. Fakat onlar, sonradan Moskova'nın entrikalarına uyarak, hanlığın iç savaşlara sürüklenmesinde ve Rus istilâsı altına düşmesinde de başlıca rolü oynamışlardır.


      Diğer taraftan Kırım ordusunu teşkil eden kabileler, askerî yeniliklere, yeni bir ordu teşkili fikrine her zaman şiddetle karşı koyarak memleketin Altın-Ordu devrindekinden bir adım ileri gitmesine müsaade etmemişlerdir. Bu arada işaret etmek lâzımdır ki, XVIII. Asırda, Rus istilâlarının bir neticesi olarak, Kırım'da garba doğru bir alâka uyanmıştır. 1768'de Kırım Giray'ın Baron de Tott (Memoires, II, 178)'tan Moliere'in tercümesini istediğini biliyoruz.


      Nihayet Şâhin Giray Han, Kırım'ın Petrosu olmak emelinde idi. Kuvvetli tesiri görülen Osmanlı merkeziyetçi sistemi dahi, hanlığın kabilelere dayanan feodal teşkilâtını değiştirememiştir. Devlet işlerinde doğrudan doğruya rey sahibi olan karaçi mirzaları elinde daha birçok kabile beyleri, mirzalar vardır ki, bunlar da irsî asiller sınıfına mensupturlar. Osmanlı kapı-kulu sisteminin yerleşmesinden sonra meydana çıkan bazı büyük aileler ikinci bir asâlet sınıfı teşkil etmişlerdir. Bunlardan birçoğu aslında Çerkes kölelerdir.


ARİF ERTÜRK
 
selamunaleyküm.ARİF ERTÜRK
HACE AHMET YESEVİ
 
BAŞINA SARIK BAĞLAR,
KENDİNE MÜRİT ARAR,
İLMİ YOK NEYE YARAR,
AHİR ZAMAN ŞEYHLERİ..
YUNUS EMRE
 
EMEKSİZ ZENGİN OLANIN,
KİTAPSIZ BİLGİN OLANIN,
SERMAYESİ DİN OLANIN,
REHBERİ ŞEYTAN OLMUŞTUR.
 
SİTEMİZİ ZİYARET EDEN 116282 ziyaretçi (243375 klik) KİŞİ BURADAYDI
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol