GAGAVUZ(GÖKOĞUZ)

ÖZERK TÜRK CUMHURİYETLERİ-GERİ DÖN
Gagavuzlar

       Ortodoks Hristiyan bir Türk topluluğu olanGagavuzlar
     1989 nüfus istatistiklerine göre eski Sovyetler Birliği sınırlarıiçinde sayıları 197.164'tür. Bulgarlar, Gagauzları "Türkleşmiş Bulgar"kabul ettikleri için Bulgar istatistikleri bu konuda sessiz kalmakta, bu sebeple debunların oradaki sayılarını tespit etmek mümkün olmamaktadır. Ama Gagauzlar bütünühesap edildiğinde, bunların tahminen 250 bin olduğunu söylemek mümkündür.

     Gagauzlar, din, dil ve kültürel özellikler bakımındankendine has bir Türk topluluğudur. Gagauzya=Gagauz yeri diye anılan Güney Moldova baştaolmak üzere Ukrayna'nın Odesa ve eski bir Baserabya toprağı olan Bolgrad'dan başkaKabardina-Balkar, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye, Yunanistan ve Romanya'da yaşamaktadırlar.

     Bugün halâ halis bir Rumeli Türkçesikonuşan Gagauzlar Ortodoks Hristiyanlardır. Günümüzde Moldova, Bulgaristan, Ukrayna,Yunanistan, Romanya, Makedonya, Türkiye, Kazakistan, Özbekistan ve hatta Arjantin'e yayılmışbir coğrafyada yaşamaktadırlar. Gagauzlar menşe'i ve buna dayalı olarak da Gagauz adıüzerinde faraziye ileri sürülmüştür. Bunlardan "Gagauzların İslâmiyeti kabuletmemek için Orta Asya'dan Avrupa kıtasına kaçmış olan Türklerin torunları olduğu"gibi, tamamen gayri ciddi ve mantık dışı olanlarını da bir yana bırakırsak, diğerlerinişöylece sıralamak mümkündür.

1. Gagauzların Uz (Oğuz)ların torunları olduğu. Gagauzadının da Gök Uz'dan geldiği.
2. Gagauzların Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus'u takiben Sarı Saltuk liderliğindeDobruca'ya gelip yerleşen Anadolu Selçuklu Türklerinin torunları olduğu, Gagauz adınında "Keykavus'tan geldiği".
3. Gagauzların "Türkleşmiş Bulgar" oldukları.

     Günümüz genç Gagauz araştırmacıları,Gagauzların, Oğuzların torunları olduğunu kabul etmekte, Gagauz adının da Hak Oğuz'dangeldiğini ileri sürmektedirler. Gagauzların, Oğuzlardan geldiği tezine katılmaklabirlikte, Gagauz adının Hak Oğuz'dan geldiğini kabul etmek mümkün değildir. Birkavmin adını (Gagauz) kendi dilinde bulunmayan bir kelime ile ifade etmesi mümkün değildir.

     Sonuç itibariyle en aklî vetarihî gerçek, Gagauzların, Peçenek, Uz (Oğuz) ve Kıpçaklarla Anadolu SelçukluSultanı II. İzzeddin Keykâvus (1236-1276)'u takiben Dobruca'ya yerleşen Selçuklu Türklerindenolduklarıdır.

     Bu Türk topluluğu tarih boyuncaBizans, Selçuklu, Osmanlı, Bulgar, Romen ve Rus egemenliğinde kalarak, dil, din, kültürelyabancılaşmalara ve baskılara karşı koyma mecburiyetiyle yaşamıştır. AyrıcaBulgaristan'da Provadya yakınında, Varna bölgesinde köylerde, Dobruca ve Kavarna ileBulgaristan'ın güneyindeki Yanbol ve Topolovgrad çevresinde de Gagavuzlar yaşamaktadırlar.

     VII. yüzyıl ortalarında batı Göktürkdevletinin çözülmesi sonucu batıya başlayan ve ilkini Peçeneklerin meydana getirdiğigöç dalgası Türk tarihinin önemli olaylarından birini meydana getirir. Türkillerinde başlayan iç mücadeleler sonunda Peçenekler batıya doğru hareket etmiş,860-880 yıllarında Don-Kuban nehirleri havalisine gelmişlerdir. Daha sonraları buhareketlerini sürdüren Peçenek kitleleri Don'dan Tuna'ya kadar uzanan bozkırları işgaledip Kiev Rusyası ile komşu olmuş, 948 yılında da Kive'i kuşatarak Knez Svyatoslav'ıöldürmüşlerdir.

     Peçeneklerin bu sahada bulunmalarıRuslarla düşman olmaları, Rusların Karadeniz'e inmelerini engellemesi yanında, PeçeneklerinBizansla dost olmasını sağlamış ve bu andan itibaren Peçenek-Bizans ilişkileri başlamıştır.Bu sırada Peçeneklerin doğu sınırına hücumlarını artıran Uz (Oğuz)lar, Peçeneklerisıkıştırdılar. Bir yandan Oğuz kitlelerinin, diğer yandan Rusların baskısısonucu Peçenek reisleri arasında anlaşmazlık çıktı. 1046 yılında Belçer OğluKegen 20 bin Peçenek ile Kağan Turak'a karşı ayaklandı. Bu zor durumda kurtulmakisteyen Kegen, Bizans İmparatorluğuna sığınmaya karar verdi. Hristiyanlığı kabuletti.

     Bizans İmparatorluğu'ndanKegen'in iadesini isteyen Turak, isteğinin reddedilmesi üzerine, kendisine bağlıkuvvetlerle Tuna'yı geçerek Bizans ülkesini yağmalamaya başladı. Fakat aralarındaçıkan salgın hastalık ve Turak'ın durumu iyi değerlendirememesi sonucu Turak'a bağlıkuvvetler yenildi. Bunlardan 140 Peçenek büyüğü İstanbul'a getirilerek Hristiyanedildiler. Esir edilen diğer Peçenekler ise Sofya-Niş arasındaki ovalık bölgelereyerleştirildiler. Diğer kalanlar ise Makedonya'ya iskan edildiler.Sofya-Niş arasınayerleştirilen Peçenekler, birkaç defa Bizans'a başkaldırdılarsa da başarılıolamadılar. Ve 29 Nisan 1091 yılında Kıpçak-Bizans ittifakı sonucu mağlup edilen Peçenekleraskeri güç olmaktan çıktılar. Bunların da bakiyeleri Balkanların değişik yörelerineyerleştirildiler.
Bizans ordusuna da pek çok Uz alınmıştır. İşte bu Uzlar daha sonra Bizans tarihindeönemli rol oynayacak olan Türkopol adlı askeri kıtaları meydana getirmişlerdir. Bu kıtaların1071 Malazgirt Meydan muharebesindeki hizmetleri bir gerçektir.

     Uzların diğer bir kısmı ise,geriye dönerek Rusya'ya sığınmış, onların sınır muhafızlığını yapmışlar veKarakalpakların teşekkülünü sağlamışlardır. Rusların etkisi ile Hristiyanlaşanbu Oğuzlar, 1233 yılında Ruslarla-Kıpçaklardan müteşekkil ordunun Moğol tarafındanimhası üzerine kitleler halinde göç etmeye mecbur kalarak ikinci defa Tuna nehrini geçmişve Türk kitlelerinin yoğun olarak bulunduğu Dobruca'ya yerleşmişlerdir.Günümüzdeise Romanya'da sadece birkaç Gagauz köyü bulunmaktadır. İstilalara ve sürekli değişenyönetimlere bağlı olarak sık sık göç etmek zorunda kalan Gagauzlar'ın etnik çekirdeğide değişime uğramıştır.
Kültür, edebiyat, gelenek ve görenekte Anadolu Türkleriyle birçok benzerlik taşıyanGagauz Türkleri bugün uzun mücadeleler sonucunda Maldova Cumhuriyeti içinde ve MoldovaAnayasasına eklenen bir maddeyle sağlanan Özel Hukuki Statüye istinaden Gagauz Yeri ÖzerkCumhuriyeti çatısı altında varlıklarını sürdürmektedirler.

Gagavuz İsmi Nereden Gelmiştir ?

       İlk resmi kullanılışı 1817 yılındaki bir nüfussayımında olan, Gagauz sözcüğünün etimolojisi hakkında birçok görüş vardır.Gagauzların etnik çekirdeğine bağlı olarak yapılan yorumlardan yola çıkılarak birçokteori ortaya atılmıştır.

        Oğuzların bir kolu olduğunu öne sürenler
      Radlov'a göre Gag eki Oğuzlarda bir kabile ifadeetmektedir. Yani Gagauz Oğuzlardan bir kabile anlamındadır.Dimitrov'a göre Sanskritçe'dega, nesil anlamına gelmektedir. Bu çerçevede, "Gagauz" Oğuzlar'ın halefianlamını taşımaktadır.Moşkov'a göre Gag eki Oğuzlar'ın spesifik bir kolunu ifadeetmektedir. Bu bağlamda, Gagauz adı, Oğuzların bir kolu anlamına gelmektedir.

      Maledonov ise; Gagauz adınınGökoğuz sözcüğünden meydana geldiğini iddia etmektedir.Manof, Gagauz sözcüğününbir milletin tarihi adını değil, Oğuzların ailevi bir ünvanını ifade ettiğini vebu adın onlara Hristiyan oldukları için verildiğini düşünmektedir.
Ülküsal'a göre Gagauz sözcüğü Hristiyanlığı kabul eden Oğuzlar'a verilen addır.
Çakır'a göre Oğuz Türkleri'nden bir grup Gaga adıyla anıldıkları için Gagauz adınıalmışlardır.
Tanasoğlu'na göre "Gagauz" eski dilde hak yani öz demektir. Gagauz bu çerçevede,asıl Oğuz anlamına gelmektedir.Doğru, Gagauzların Oğuzlar'ı batıl kabul ettikleriiçin kendilerine Hak Oğuz dediklerini ve H sesi yerine G sesini kullandıkları için desözcüğün Gagauz olarak değişime uğradığını iddia etmektedir.

      Mensel, İslamAnsiklopedisinde Uz'un Oğuz kelimesinin kısaltılması olabileceği ve Gagauz'un da gökanlamına geldiğini ve böylelikle Gagauz sözcüğünün Oğuzlar'ın ikincil biri konuanlattığını iddia etmektedir.Cebeci de, Gagauz sözcüğünün Gökoğuz sözcüğündentürediğene inanmaktadır.Ercilasun, Anadolu ağızlarında "gaga" kelimesininağabey anlamına geldiğini, bu çerçevede, Gagauz sözcüğünün ağabey Oğuz, kardeşOğuz anlamına geldiğini düşünmektedir. Gagauz sözcüğünün Aga-Uz yani ağabey Oğuz'dantürediğini iddia edenler de olmuştur. Selçukluların ardılları olduğu veKeykavus'tan geldiğini öne sürenler
Balasçaev'e göre, Gagauz sözcüğü Keykavus'tan türemiştir. Bu teoriye göre, doğumilletleri "K" harfini "G" gibi telaffuz ettikleri için, Keykavusyerine Gagauz demeye başlamışlardır. Ancak, Manof bu yoruma katılmamakta çünkü,Gagauzların da Anadolu Türkleri gibi K harfini telaffuz ettiklerini iddia etmektedir.Manof ayrıca, Anadolu'dan göçeden İzzettin Keykavus ve tebasına ilk önce Gagauzlardenmesi gerekeceğini, halbuki onlara Selçuklu Türkü dendiğini ifade etmektedir. Halilİnalcık ve Kemal Karpat da Gagauz sözcüğünün Keykavus kaynaklı olduğu görüşündedirler.

       Grek Yorumu
      Grekler, Gagauzların Osmanlı İmparatorluğu'ndayaşarken padişahın bir emriyle Rumca konuşmaları yasaklanan ve bu yüzden Türkofonolan, Rumcayı unutan Grekler olduğunu iddia etmişlerdir. Bu teoriye göre padişahınyayınladığı ferman çerçevesinde Anadolu'da yaşayan Rumlara "Gagan Uz"olsun, yani dilin (Oğuz) Türkçe olsun denmiş, bu zamandan sonra Anadolu'da yaşayanRumlar anadilleri olan Rumcayı unutup Türkçe konuşmaya başlamışlar. Sonraları buRumlar Varna ve Dobruca çevrelerine yerleşmişlerdir.

        BulgarYorumu
      Bulgarlar da aynı Rumlar gibi Osmanlı Padişahınınbir fermanıyla Bulgarların kendi dillerini konuşmalarını yasakladığını ve zorla Türkofonbir millet yaptıklarını iddia etmektedirler.Gagauz sözcüğünün anlamı ve kaynağıhakkında yapılan bunca değişik yoruma karşı, Gagauzların kesin olarak Türk soyluolduklarını kabul etmek gerekir. Bugün Gagauzlar da kendilerini Oğuz olarak görmektedirler.Bunun en güzel örneği de Gagauz Yeri'nde Türkçe ve Latin Alfabesiyle çıkarılmaktaolan "Ana Sözü Gazetesi'nin logosudur ki, "Oğuzluk Ana sözüyle Yaşasın"denmektedir.

Gagavuzlar Kimdir ve Nereden Gelmişlerdir ?

       Bazı ırkların etnik olarak ortaya çıkışlarınabir veya bir başka ırkan katkıda bulunduğu bir gerçektir. Gagauzlar da bugenellemeden muaf tutulmamalıdırlar. Tarihi ve ilmî deliller, Gagauzların etnik yapılarınınesasını Oğuzların oluşturduğunu göstermekteyse de, zaman içinde birçok değişikteori de ortaya atılmıştır. Dil, kültür, tarih, etnografi ve antropoloji açısındandeğerlendirildiğinde, Gagauzlar etnik doğuşları Peçenek, Oğuz ve Kumanlarla aynıtarihlere rastlamaktadır.

       Gagauzların etnik kimlikleri hakkında Türkçe,Bulgarca, Romence, Rusça yapılan yorumlar başka başka açıklamalar içerir. Bazılarıonları Rum, Bulgar adlederken, bazıları halis Türk, bazıları Selçukluların kalıntıları,bazıları Kuman, bazıları Peçenek ve bazıları da bütün bunların sentezinden oluşanbir grup olarak kabul ederler. Dimitrov, Gagauzların etnik kökenleri hakkında 19 değişikteori olduğuna işaret etmektedir.

       Moşkov, GagauzlarınOğuz Türklerinin soyundan olduğunu savunmaktadır. Türker Acaroğlu da Gagauzların Oğuzlarınakrabası olduklarını düşünmektedir.İreçek, 1878 yılında yazdığı BulgarlarınTarihi adlı kitabında Gagauzlar aslının karışık olduğunu, ancak bunlarınKumanlarla organik bağları olduğuna inandığını ifade etmektedir. İreçek GagauzlarınSelçuklu Türklerinin kalıntıları olamayacağından çünkü; Selçukluların İzzettinKeykavus önderliğinde Dobruca'ya geçtiklerini, ancak burada kısa bir süre kaldıklarını,daha sonra Kıpçak ülkesine göç ettiklerini anlatmaktadır. İreçek; Gagauzlarınorijinal bir millet oldukları gerçeğinin altını çizmektedir.

       Radlof ise, GagauzlarıAltay ailesine mensup topluluklar içerisinde saymaktadır. Moşkov, Gagauzların Kumansoylu olmadıklarını zira, Kumanların Tatarlarla karışmış olduklarını anlatmaktadır.Moşkov, İreçek'e bu konuda karşı çıkmış ve Gagauzların saf Oğuz ırkındanolduklarını vurgulamıştır.

       Manof, GagauzlarıHristiyan Oğuzlar olarak adlandırmaktadır. Çakır, Gagauzların Selçuklularla veKumanlarla olan ilişkilerini reddeder. Kowalski daha dialektik bir yaklaşımla Gagauzlarınbir millet olarak ortaya çıkışlarının farklı unsurlara dayanarak üç dönemde gerçekleştiğinidüşünmektedir:

1. En eski tabaka kuzeyden gelen bir Türktopluluğunun kalıntısıdır.
2. İkinci tabaka Osmanlıların gelişlerinden daha önceki dönemedayanan güneyli bir Türk topluluğu.
3. En yeni tabaka ise Osmanlıların bölgedeki Türk kolonilerinden oluşmuştur.
Kowalski'ye göre, Gagauzlar, mono-etnik bir kimlik yapısına sahip olmayıp, tarih içindekarışık bir etnik yapıları olmuştur.

      İlk tabaka ile karışanikinci tabakaya güneyden gelen dil karakterinin izleri bütünüyle yayılmıştır.Gagların hristiyanlığının menşei Tuna ötesine dayanır. Gagauzlarla pek çok ortaközelliği olan Deliorman Türkleri'nin Müslümanlığı ise güney kaynaklı ikinci veüçüncü tabakadan gelir.

     Gagauzların etnik kimlikleri vetarihleri hakkında teorilerin tutarsızlığı Gagauzların demografisini de etkilemiştir.1817, 1835, 1851 ve 1859 yıllarında yapılmış olan nüfus sayımlarında Gagauzlar kayıtlaraBulgar olarak geçirilmişlerdir. Ancak 1897 yılından sonra, bölgede yapılan nüfussayımlarında Gagauzlar ayrı bir millet olarak kabul görmüşlerdir.
Sovyetler Birliği döneminde ise Gagauzların orijinal bir millet olduğu gözardıedilmemiş ve bu yaklaşım istatistiklere, nüfus kayıtlarına, referans kitaplarına nüfuscüzdanlarına, seçmen kartları gibi her türlü resmi belgeye de yansıtılmıştır. BüyükSovyet Ansiklopedisi Gagauzları Oğuzların dilini ve geleneklerini miras almış birmillet olarak tanımlamaktadır. 1954 yılında Moskova'da basılmış olan "EuropeanPeoples of the USSR" adlı kitapta da Gagauzlar tanıtılmış ve etnik, kültürelve sosyal hayatlarıyla ilgili bilgi verilmiştir. Moldova Ansiklopedisi ise Gagauzlarıorijinal bir millet olarak tanımlamaktadır.

      "Gaglar Grek soylu değildirler,zira Yunanlıların, Romen ve Moldovalıların, Rum ve Fanariyotların arasında yaşarkenaralarında yaşadıkları milletlerin kendilerini daha iyi kabul etmeleri içinkendilerini onlara Türkleşmiş Rum olarak göstermişlerdir. Halbuki Gagauzlar; adet,fizyonomi, tabiat ve karakterleriyle asla Rumlara benzemezler. Gaglar Türkleşmiş,Bulgarlar da değillerdir. Aksine Gagauzlar Bulgar kelimesini hiç kullanmazlar, bununyerine "Tukan" adını kullanırlar. Söz gelişi bir Gagauz köyünde Rum veBulgar bulunsa bunlar Gagauzlardan o derece ayrıdır ki, parmakla hangisinin Bulgar veyaRum olduğunu göstermek çok kolaydır. Gagauzlar arasında Türkleşmiş, GagauzlaşmışRum ve Bulgar bulmak çok kolaydır. Ama Rum ve Bulgarlaşmış Gagauz bulmak asla mümkündeğildir.
Ünlü bir Gagauz şiiri bizlere Gagauzların kendilerini nasıl gördükleri hakkında önemliipuçları vermektedir:

Ben kimsesiz kaldım
İsmini bilmeer
Ne olduğumu bilmezler
Ben Türk evladı vatansız kaldılar
Bana Urum Tukan derler
Türklüğümü hep çekerler (gizlerler)
Vatanım da vardır
Soyum kanım Türktür
Ama bilmezler
Gagavuzların Moldovya'ya Yerleşmeleri

       Gagauzlar daha önceleri Dobruca başta olmak üzereBalkan yarımadasının çeşitli bölgelerinde yaşarken XVIII. yüzyıl boyunca kısaaralıklarla devam eden Osmanlı-Rus savaşlarını takiben, Bulgarların baskısı veRusların teşviki ile eski yurtlarını bırakıp Moldova içine göç etmeyebaşlamışlardır. Bu göçte Moldova Boyarları Gagauzlara bazı hususlarda yardımcıolmuşlardır. Ayrıca bu göçte 1774 yılında yapılan Küçük KaynarcaAntlaşmasının da etkili olduğunu unutmamak gerekir.

       1770 yılında Moldova'da biri Çadırdiğeri de Orak adlı iki köy kuran; işlerine bağlı, dürüst ve cömert Gagauzlar,1812 yılında yapılan Bükreş Antlaşması sonucu Tatarların Bucak'tan çıkarılmasıüzerine yine Rusların teşviki ve her çorbacıya 50 Desetina (ar) toprak verilmesindendolayı Bucak'a yerleşmiş, 1818'de Çadırlı Gagauzlar "Çadır-Lunga"'yı,Oraklı Gagauzlar da "Avdarma" köyünü kurmuşlardır. Daha sonra gelen Gagauzgöçmenlerin sayıları da buna paralel olarak çoğalmıştır.

 

       Yüzyıla yakın Rusve Romenlerin egemenliğinde yaşayan Gagauzlar 1906 yılının Ocak ayında, millîkültür ve kimliklerini koruma amacıyla, Atmaca Pavli oğlu Andre'i Galatanönderliğinde hem Rus hem de Moldovanlara karşı ayaklanmış, Komrat'ta cumhuriyet ilanetmişlerdir. Ne var ki, bu hareket Çarlık Rusyası askerleri tarafından bastırılmayagayret edilmiş, Rus askerleri Komrat'a girerek halkı Sobor önüne toplamış, karüzerine diz çöktürmüş ve çeşitli işkenceler yapmışlar ve bu bağımsızlıkhareketini bastırmışlardır. Komrat Cumhuriyeti'nin ömrü iki hafta gibi çok kısabir süre devam etmiştir. Bugün bu hareket Gagauz bayrağında bir yıldızla temsil vesembolize edilmektedir.

       Gagauzların birkısmı geçim sıkıntısı nedeniyle 1909-1910 yıllarında Orta Asya'ya göç ederekTurgay bölgesine yerleşirken, daha sonra bir kısım Gagauz da 1925 yılında yine OrtaAsya'ya göçüp Taşkent civarına yerleşmişlerdir. Ruslarla Romenler arasında sıksık el değiştiren Besarabya bölgesi son olarak 10 Şubat 1947 yılında imzalananParis antlaşması neticesinde Rusya'ya bağlanmış, nihayet daha sonra Moldova SSCumhuriyeti adı ile tarih sahnesinde yerini almıştır.

       Moldova SSCumhuriyeti'nin kurulması, Gagauz topraklarının gelişigüzel ikiye bölünmesine sebepolmuş, sonuçta Gagauz nüfusunun %80'i Moldova %20'si Ukrayna'da kalmıştır. BöyleceBucak bölgesinde yaşayan Gagauz halkı da ikiye bölünmüştür. 1980'li yıllarcaSovyetler Birliği içinde canlanan millî hareketlilik ortamından yararlanan Gagauzlar1937 yılında Gagauz Halkı Örgütü adlı bir teşkilat kurmuş, bu hareket 12 Kasım1989 yılındaki Gagauz özerkliğinin temelini hazırlamış, 31 Ekim 1990 yılındaGagauz Millet Meclisi oluşturulmuş ve Stefan Topal Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

       1994 yılıortalarında Moldova Cumhuriyeti Gagauzya'nın idari yetkisini Gagauz halkına devretmekararı almış, bu çerçevede hazırlanan Gagauz Yeri'nin özel statüsü üzerine kanuntasarısı (No: 344-XIII) 23 Aralık 1994 tarihinde kabul edilmiştir.

       Sözkonusu yasayagöre Gagauzlara Moldova Anayasası'na ters düşmemek kaydıyla çeşitli alanlarda yasaçıkarma hakkı verilmiştir. Yasaya göre Gagauz Yeri'nin yüksek mercili başkandır.Gagauz Yeri'nin bütün makamları Başkan'a bağlıdır. Gagauz Yeri'nin resmi diliGagauzca, Moldovanca ve Rusca'dır. Gagauz Yeri'nin başkenti ise Komrat'tır. Gagauzlarabu kanunla self determinasyon hakkı tanınmıştır. Gagauzlara özel statü tanıyan buyasaya göre Millet Kongresi kültür, bilim, eğitim, iskan, belediye, hizmetleri,sağlık, spor, bütçe, ekoloji, finans ve ekonomi alanlarında Moldova Anayasası'nıters düşmemek kaydıyla kanun yapmaya yetkili kılınmıştır. 5 Mart 1995 tarihindeÖzerk Gagauz Yeri Cumhuriyeti'nin sınırlarını belirlemek üzere yapılan referandumsonucunda 3'ü şehir 29 köy olmak üzer toplam 31 yerleşim biriminde Gagauz Yeri'nebağlanma sonucu çıkmıştır.5 Mart 1995 tarihinde yapılan referandum sonucunda GagauzYeri'ne giren yerleşim birimleri şunlardır:

Şehirler: Komrat, Çadır-Lunga,Vulkaneşti.
Köyler: Alekseevka, Avdarma, Baurçi, Beşalma, Beşgöz, Budjak,Karabalia, Kazayak, Çokmeydan, Çeşmeköy, Köselia Ruse, Kiriet Lunga, Kirsovo, Kongaz,Kongazcikul de Jos, Kongazcikul de Sus, Kıpçak, Kotovskoe, Dezgindja, Duduleşti,Etulia, Etulia Noue, Ferepontevka, Gaydar, Joltay ve Tomay.

Gagavuz Özerk Bölgesi ve Kültür Yapısı

       Yüzölçümü: 1.831 km2
       Nüfusu: 171.500
       Başkenti: Komrat

       Komşuları :KuzeydeUkrayna, batıda Romanya, güneybatıda Bulgaristan.

       Kültür Yapısı
       Gagavuz Türkçesi, yaşayan Türk lehçelerindenbiridir. Gagavuz Türkçesi; Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Türkiye Türkçesiylebirlikte Türk dilinin Oğuz grubunu teşkil etmektedir. Bu üç lehçeden Türkiye Türkçesineen yakın olanı Gagavuz Türkçesidir. Bu dil, Osmanlı Türkçesinden etkilenerek Türkçe,Arapça, Farsça kelimeler alarak zenginleştiği gibi, birlikte yaşadığı Yunan,Bulgar, Romen, Moldova ve Rus dillerinden de birçok kelimeyi bünyesine almıştır. Bugünedebi Gagavuz Türkçe'sinin içerisinde çok sayıda Slav asıllı kelime bulunmaktadır.GagavuzlarOsmanlı alfabesini öğrenmemiş ve Osmanlı yazılı edebiyatını okumamışlardır.Osmanlı döneminde ve ondan sonra uzun zaman Kiril alfabesi ile yazılmış bulunan Türkçekitapları okumuşlardır.

        1957 yılınakadar Gagavuzların kendilerine ait bir alfabeleri olmamıştır. Gagavuzlar değişikzamanlarda Rumca, Bulgarca, Rusça ve Romence öğrenmek ve bu dillerin alfabelerinikullanmak zorunda kalmışlardır. 1918'den 1932 yılına kadar Kiril alfabesini, 1932'den1957'ye kadar Latin Alfabesini kullanmışlardır. 1957 yılında Moldova S.S.C.B. YüksekSovyeti'nin kararıyla Rus Alfabesine birkaç harf ilave edilerek, Kiril esaslı GagavuzAlfabesi hazırlanmıştır. 1957'den 1996'ya kadar tekrar Kiril Alfabesini, 1996'dansonra ise Latin Alfabesini kullanmaya başlamışlardır.Gagavuz Türkçesini bir yazıdili haline getirme mücadelesinde Rusça'dan etkilenilmiştir. Gagavuz Türkçesimorfoloji, fonetik ve sentaks açısından değerlendirildiğinde Slav etkisinde kalmıştır.Gagavuz Türkçesinin bu gün yaşayan iki diyalekti vardır. Birisi merkez diyalekti(Konrat ve Çadır), diğeri ise güney (Vulkaneş) diyalektidir.

       Kanuna göre GagavuzYeri'nin resmi dili "Gagavuzca, Rusça ve Romence"dir.Özerklik süreciylebirlikte Gagavuzların anadillerini her alanda kullanabilme imkanı doğmuştur. XI. Yüzyılakadar Hıristiyan kiliseleri arasında bir takım teolojik problemler olmasına rağmen buproblemler kiliseler arasında büyük bir ayırıma sebep olmamıştı. Ancak 1054 yılındaHıristiyan kilisesi Ortodoks ve Katolik olmak üzere iki ana mezhebe ayrıldı. Eskidenolduğu gibi günümüzde de Gagavuzlar arasında Babtist ve Adventist gruplar ve bunlaraait kiliseler mevcuttur.

      Gagavuzların uzun bir süreyazılı edebiyatları olmamıştır. Çeşitli zamanlarda farklı alfabeler kullanmakzorunda kalan Gagavuzlar yaşadıkları ülkenin alfabesiyle Türkçe kitaplar yayınlamışlardır.Çağdaş Gagavuz edebiyatının gelişmesinde Mihail Çakır'ın oldukça büyük rolüvardır. Çakır daha 1934 yılında Gagavuz Türkçesiyle ilk gazeteyi çıkarmış ve budilin bir edebî dil haline gelmesi için ilk meşaleyi yakmıştır. 1934 tarihindeGagavuz Türkçesiyle Besarabyalı Gagavuzların İstoryası adlı kitabını bastırmıştır.Bu kitap bir Gagavuz tarafından yazılan ilk Gagavuz tarihidir. Yine Çakır 1939 yılındaGagavuzca-Romence sözlüğü neşretmiştir ve İncil'i anadiline çevirmiştir. 1957 yılındangünümüze kadar Gagavuz Türkçesi ile 25-30 civarında edebi eser yayınlamıştır.

Demografik Durumu

       Gagavuzlar: 137.500
       Ruslar : 11.800
       Moldovanlar : 8.300
       Bulgarlar : 7.800
       Ukraynalılar: 7.800

       İdari Yapısı
       Gagavuz Yeri'nin en üst düzey idari yöneticisi Başkan'dır.Kanunun 6. Maddesine göre bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarının mülkiyetiGagavuz Yeri idaresine aittir. Gagavuz Yeri'nin Moldova Cumhuriyeti bayrağı yanındakullanılan kendi bayrağı mevcuttur. Gagavuz Yeri idaresine, Moldova Anayasası vekanunlarına ters düşmemek kaydıyla kanun çıkarma yetkisi tanınmıştır.

       Siyasi Yapısı
       Özel Yasaya göre, Gagavuz Yeri Moldova'nın toprakbütünlüğü içinde özerk bir bölgedir. Kendi parlamentosunda ve bölge yönetimindesöz sahibidirler.

       Ekonomi
       Ekonomisi tarıma dayalı olan bölgenin ekilebiliralanı 148 hektardır. Yılda 400.000 ton üzüm işleyen 12 şarap fabrikası, 1 adet etkombinası, 2 adet yağ fabrikası, 1 adet tütün fabrikası, mentasyon fabrikası ve 2adet halı fabrikası vardır. Şarapçılıkta dünya çapında üne sahip olanGagavuzlar üzümün yanısıra hububat, bakliyat ve sebze-meyve yetiştirmektedirler.

       Eğitim - Öğretim
       Bugün yaşlı ve okuma-yazma bilmeyenler yalnızca Türkçekonuşmaktadırlar. Sovyetler Birliği zamanında Rusça'nın okullarda zorunlu halegetirilmesi sonucu Gagavuzlar, iki dilli olmuşlardır. Moldova'da yaşayan milletler içindeRusça'nın ikinci dil olarak konuşulma oranının en yüksek olduğu grup Gagavuzlardır.Gagavuzların %74'ünün Rusça'ya vakıf oldukları tespit edilmiştir. Okullardakademeli olarak Latin Alfabesi ve Gagavuzca eğitim verilmeye başlanmıştır. Gagavuzcayayınlanan gazetelerden başlıcaları Ana Sözü ve Gagavuz Sesi Gazetesidir. AyrıcaSaba Yıldızı adlı bir dergi de yayın hayatına başlamıştır.

      Türkiye İle İlişkileri
       Hamdullah Suphi Tanrıöver'in T.C. Bükreş Büyükelçisiolduğu dönemde (1931-1944) Gagavuzlar Türkiye'nin gündemine gelmiştir. Bu dönemdeGagavuz Yeri'nde Türkçe kursları açılmış ve Türkçe kitaplar gönderilmiştir. Öteyandan bazı Gagavuzlar seçilerek Türkiye'de yüksek öğrenim görmeleri sağlanmıştır.Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Gagavuzlar Türkiye'nin gündemine tekrargirmişlerdir. Uzun zaman kopuk olan ilişkilere büyük önem verilmektedir. TürkiyeGagavuzlara yardım mahiyetinde bir çok program ve proje gerçekleştirmiştir.

       Faaliyetlerin çoğu eğitimalanında yoğunlaşmıştır. Bunun yanında insani yardım ve sağlık malzemesi gönderilmiş,Gagavuz öğrenci ve öğretmenlere Türkiye'de çeşitli sürelerle Türkçe yaz kurslarıverilmiştir. Gagavuz Yeri'ndeki Komrat Devlet Üniversitesi'ne Türkiye'den öğretimelemanı gönderilmesi için alt yapı çalışmaları başlatılmış, ayrıca üniversiteyeçok sayıda kitap gönderilmiş, maddi yardımda da bulunulmuştur. Bursa ile Çadır-Lungaşehrinde ilkokullar arasında kardeş okul ilişkisi kurulmuştur.


ARİF ERTÜRK
 
selamunaleyküm.ARİF ERTÜRK
HACE AHMET YESEVİ
 
BAŞINA SARIK BAĞLAR,
KENDİNE MÜRİT ARAR,
İLMİ YOK NEYE YARAR,
AHİR ZAMAN ŞEYHLERİ..
YUNUS EMRE
 
EMEKSİZ ZENGİN OLANIN,
KİTAPSIZ BİLGİN OLANIN,
SERMAYESİ DİN OLANIN,
REHBERİ ŞEYTAN OLMUŞTUR.
 
SİTEMİZİ ZİYARET EDEN 115612 ziyaretçi (242292 klik) KİŞİ BURADAYDI
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol