AŞIK PAŞAZADE

AŞIK PAŞAZADE

 


Âşık Paşazade, 1393 yılında Amasya'ya bağlıElvan Çelebi köyünde doğdu. Asıl adı Derviş Ahmed Aşıkî'dir.

On beşinci yüzyılda Fatih SultanMehmed'le birlikte İstanbul'un fethini yaşamış ve o günlerin anılarını yalın birTürkçe ile yazdığı Tevârîh-i Âl-i Osman (Osmanoğulları Tarihi) adlı eseriylebize sunmuştur. On dördüncü yüzyılın tanınmış Türkçeci, mistik şairi ÂşıkPaşa'nın soyundan gelir.

Anadolu'da Türk birliğinitemsil eden, Farsça ve Arapça'ya karşı Türkçe'yi savunan ve tasavvufî inançlarıylaOğuz Boylarını çevresinde toplayan dedeleri gibi, Âşık Paşazade de bir süreAmasya'da baba ocağında uyarıcılık görevi yapmıştır.

Daha sonra Osmanlıpadişahı İkinci Murad'ın ordusuna gönüllü olarak katılmış, askerin moralini güçlendirmegörevini almıştır. İkinci Murad'ın Rumeli seferlerinin tümüne katılan ve savaşlardaçeşitli yararlıklar gösteren Âşık Paşazade, bir derviş-gâzi olarak padişahınsevgisini kazanmıştır.

Fatih Sultan Mehmed'inikinci kez tahta çıkmasından sonra, Akşemseddin, Şeyh Vefa, Akbıyık gibi ünlübilginlerle birlikte İstanbul'un fethine katılan Âşık Paşazade, düzgün ve heyecanlıkonuşmalarıyla, ordunun manevî desteği olmuştur. Fetihten sonra, İstanbul'dakendisine bir ev verilmiş ve maaş bağlanmıştır.

Âşık Paşazade, O günlerde,yaşlanmış olmasına rağmen, yine de boş durmamış, Fatih'in Avrupa seferlerine katılmış,Belgrat'ta düşman ordusuyla kılıç kılıca vuruşmuştur.
Âşık Paşazade, 1476 yılında 83 yaşına geldiği zaman artık bir köşeye çekilmiş,Süleyman Şah'tan başlayarak kendi ömrünün sonuna kadar Osman Oğulları tarihini,destansı ve efsanevî yönleriyle yazmaya başlamıştır.

Eserini tamamladıktan kısabir süre sonra, 23 Mart 1481 Cuma günü hayata gözlerini kapamıştır. Âşık Paşazade'ninkendi adıyla tanınan Osmanlı Tarihi, özellikle yazarın gördüğü ve yaşadığıolayları, saf ve katıksız bir Türkçe'yle dile getirmesi yönünden çok önemlidir.Olayları yalnız anlatmakla yetinmeyerek, onların yorumunu ve değerlendirilmesini deustalıkla yapmış, bu arada kişisel anılarını da anlatmış, konuları yer yer şiirlerlesüslemiştir.
Bu nedenle, sürükleyici, millî heyecanlarla yüklü olan Âşık Paşazade Tarihi adlıeseri büyük bir şöhret yapmış, çok okunmuştur. Dilinin akıcılığını göstermekiçin tarihinden kısa bir örnek alıntı yapıyoruz.

Fatih Sultan Mehmed'in şehzadeliğigünlerinde, Dulkadiroğulları Beyi Süleyman'ın kızı Sitti Mükrime Hatun ileevlendirilmesi konusu Âşık Paşazade Tarihi'nde şöyle geçmektedir:
(... Sultan Murad Han Gazi, Kosova gazasından devletle gelince, Edirne'de tahtında kararetti. Bir gün veziri Halil Paşa'ya: (Halil!. Kızımı çeyizledim, çıkardım. Şimdidilerim ki oğlum Sultan Mehmed'i dahi evlendireyim. Ancak dilerim ki Dulkadiroğlu SüleymanBey'in kızını alayım derim. Hem o Türkmen bizimle gayet dostluk ve doğruluk eder...)dedi. Halil Paşa: (N'ola Sultanım!. Hem lâyıktır...) dedi.

Amasya'da Hızır Ağanınhatununu gönderdiler. Yürüdü, Elbistan'a, Süleyman Bey'e vardı. O vakit SüleymanBey'in beş kızı vardı. Beşini dahi ortaya getirdi. Hızır Ağa'nın hatunu, kızlarıgörünce, beğendiği kızın eline yapıştı. İki gözlerinden öptü. Oradan Hünkârageldi, haber verdi. Süleyman Bey'in itaatını, tevazuunu ve kızın eline yapıştığını,güzelliğini, evsafını, huyunu bir bir anlattı.

Sultan Murad dahi, Hatunun beğendiğikızı kabul etti. Yine tekrar Hızır Ağanın hatununu ve Anadolu'nun ileri gelenlerininhatunlarını Elbistan'a gönderdiler. Kızı almaya Anadolu'da ileri gelen beyler debirlikte gittiler. Oraya gelince Süleyman Bey karşılarına çıktı. Büyük hürmetleredüp gelen dünürleri lütufla konağına kondurdu. Usul ve törelerince konuklarını ağırladı.İşin sonunda kızın elinden tutup Hızır Ağanın hatununun eline verdiler. Onlar da,bir alayla kızı alıp doğru Edirne'ye getirdiler.

Hünkâr, gelinin çeyizi ne isehepsini gördü. Ve: (Hele benim töremde böyle değildir, bu çeyiz azdır...) deyüp,kendisi padişahlara lâyık zengin bir çeyiz hazırladı. Gelinin çeyizine daha nice şeylerekledi. Düğün yaptı ve etrafın padişahlarını davet etti. Ulema ve fukarayı topladı.Hepsine padişahın ihsanları sonsuz ve ölçüsüz olarak yetişti. Gelen ulema vefukara zengin olup gittiler... Bu düğünün tarihi hicretîn 853'ünde Edirne'de vakioldu...

Sultan Murad Han Gazi ki, SultanÇelebi Mehmed Han Gazi oğludur, Onun saltanat devri otuz bir yıl oldu. Bu ben ÂşıkîMehmed Derviş Ahmed, onun gazâlarını, maceralarını, bütün onun halini, yaptıklarınıher birisini gördüm ve bildim. Ama ihtisar ettim, bu kitapta yazdım. Ol sebeptenihtisar ettik ki bunun yaptıkları dil ile beyan olunmaz. Ondan sonra nöbet oğlu FatihSultan Mehmed'e geçti...)

 


ARİF ERTÜRK
 
selamunaleyküm.ARİF ERTÜRK
HACE AHMET YESEVİ
 
BAŞINA SARIK BAĞLAR,
KENDİNE MÜRİT ARAR,
İLMİ YOK NEYE YARAR,
AHİR ZAMAN ŞEYHLERİ..
YUNUS EMRE
 
EMEKSİZ ZENGİN OLANIN,
KİTAPSIZ BİLGİN OLANIN,
SERMAYESİ DİN OLANIN,
REHBERİ ŞEYTAN OLMUŞTUR.
 
SİTEMİZİ ZİYARET EDEN 115647 ziyaretçi (242509 klik) KİŞİ BURADAYDI
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol