HACI İLBEY

HACI İLBEY
Türkler kısa bir zamanda, Marmara kıyılarını baştanbaşa fethedince bu kıyılardangözlerini Avrupa kıtasına diktiler. Selçuklular zamanında Anadolu’nun birliğinitehdit eden haçlı orduları bu kıtadan gelmişlerdi. Bu haçlı orduları tam dörtdefa Anadolu’ya geçerek, Türk topraklarını kana boyamışlardı. Eğer Türkkahramanı Kılıçaslan olmasaydı Avrupalı Hıristiyanlar Anadolu’nun her bölgesineyerleşeceklerdi.

 

İştebu sebepledir ki Türklerin, Anadolu’nun birliğini sağlamak için Rumeli topraklarınageçerek, bir sınır teşkil etmeleri gerekiyordu. Bursa dolaylarında yeni kurulmuşolan Osmanlı devleti, bu bölgeleri emniyet altına almadan büyük ve kuvvetli birimparatorluk haline gelemezdi. Bunun değerini iyi bilen atalarımız Avrupa kıtasınagözlerini diktiler. Bu gayenin gerçekleşmesi için Orhan Gazi, oğlu SüleymanPaşa’yı Rumeli’nin fethine memur etti.

 

SüleymanPaşa kumandasındaki Türk kuvvetleri Gelibolu yarımadasına çıkarak Avrupatopraklarına ayak bastılar. Edirne dolaylarına kadar bu araziyi Türk hakimiyetinesoktular. Fakat Süleyman Paşa avlanırken atından düşerek vefat etti. Bunun üzerineRumeli’ndeki kuvvetlerin başına Hacı İlbey ile Evrenos Gazi tayin edildiler. Diğerküçük kıtaların kumandanları da Aksungur. Ecebey, Kara Demirtaş Paşa,Kızıloğlan, Balabancıkoğlu, Gazi Fazıl Beylerdi.

 

Bukahramanlar, kuvvetlerinin başında Doğu Trakya’nın şehirlerini teker tekerfethetmeye başladılar. Fakat bu kumandaların en zekisi Hacı İlbey’di.

 

Hacıİlbey, Balıkesir’de 1305 yılında doğmuştur. Babası Karesi Beylerinden biriydi.Hacı El, Karesi Beyi Dursun Beyin emirlerindendi. Hacca giderek hacı olmuştu. OrhanGazi zamanında Karesi Osmanlılara geçince, bu vilayetin valiliğine oğlu SüleymanPaşayı tayin etti. Bu zaman Evrenos Gazi ile Hacı İlbey de onun maiyetine girdiler.Süleyman Paşa ile Rumeli’ne geçtiler.

 

MuratHüdavendigar tahta çıkınca, Hacı İlbey’i Rumeli’ne kumandan tayin etti. Hacıİlbey’in ilk işi Dimetoka’yı fethetmek oldu. Bundan sonra sırasıyla İskeçe,Kavala, Drama, Yenice, Dedeağaç ve Serez şehirlerini fethetti. Batı Trakya’nınfethinde Türk yiğitleri kanlarını dökerek bu toprakları Anavatana kattılar.

 

Bubölgeler fetholununca Murat Hüdavendigar, Anadolu’dan bir çok Türk aşiretleriniRumeli’ne gönderip, buralara yerleştirdi. Bu başarıları gören MuratHüdavendigar, bu defa Hacı İlbey’e, Lala Şahin Paşa’ya, Kutlu Bey’e, SarıcaPaşa’ya, Kutlu Boğa’ya, Ayne Bey’e, Paşa Yiğit’e ve Firuz Bey’e, yenikuvvetler vererek fetihleri genişletmeleri için emir verdi.

 

Hacıİlbey, kuvvetlerini alarak Edirne şehrini fethetti. Doğu Trakya’nın en önemlişehri elimize geçince Murat Hüdavendigar, hükümet merkezini Bursa’dan Edirne’yenakletti. Bundan sonra Kırklareli, Tekirdağ, Çorlu ve Lüleburgaz Türk topraklarınatamamen katıldı. Akıncı müfrezeleri de Bulgaristan’a girerek Filibe’yi aldılar.

 

OsmanlıTürklerinin Avrupa kıtasında baş döndürücü bir şekilde fetihlerdebulunduklarını gören Balkan devletleri ve bilhassa Bizanslılar dehşete düştüler.Bu devletler Avrupalılara müracaatta bulundular. Bilhassa Bizans İmparatoru, Papa V.Urban’a müracaat ederek yardım istedi.

 

AnadoluSelçuklularına karşı büyük haçlı seferleri yapmış olan Hıristiyanlar, bu defada Osmanlı Türklerine karşı büyük bir haçlı seferi tertip ettiler. Bu haçlıseferine Macarlar, Bulgarlar, Sırplar ve Ulahlar katıldılar. Bulgarların başındakralları Şişman, Romenlerin başında kralları Mirçe, Macarların başlarındakralları Layoş, Sırpların başında ise kralları Urus bulunmaktaydı. Altmış binkişilik bir kuvvet, Sofya Ovası’nda toplandı.

 

Ozamanlar Murat Hüdavendigar, Lala Şahin Paşa’yı Rumeli Beylerbeyi tayin etmişti.Lala Şahin Paşa, bu muazzam kuvvetin karşısında telaşa düştü. Bursa’ya habersalarak , Padişahtan yardımcı kuvvet istedi. Anadolu’da bir ordu hazırlandı. FakatVenedikliler Çanakkale Boğazını kapattıklarından bu ordu Avrupa yakasına geçemedi.Fakat Lala Şahin Paşa, çok zeki ve tecrübeli olan Hacı İlbey’i on bin kişilik birkuvvetle keşfe gönderdi.

 

Hacıİlbey, yürüyüşünü gizlemek suretiyle harekata devam etti. Gündüzleri ormandauyuyorlar, geceleri ise yol alıyorlardı. Haçlı ordusu ise Filibe’den kalkıp, MeriçNehrinin civarında bulunan bir ovaya karargahlarını kurdular. Bu müttefik Haçlıkuvvetleri, Türkleri Rumeli’den attıktan sonra Kudüs’e gidecekler ve orayızaptedeceklerdi. İşte bu derece kendilerine güveniyorlardı.

 

Ancakkarşılarında bir Türk ordusu bulunduğunu hiç düşünmüyorlardı. Askerlikte acemive bir birini tanımayan bir ordu, hiçbir emniyet tertibatı almadan karargahkurmuşlardı. Bu hal ise ordu için en büyük bir tehlike idi.

 

Hacıİlbey on bin kişilik kuvvetiyle sessizce karargahın civarında bulunan bir ormandagizlendi. Akşam olunca düşman ordusu güvenli olarak içmeye ve zevke daldılar. Filibebağlarının üzümünden yapılmış şarapları içiyorlar, raks ediyorlardı. Düşmankarargahı adeta bir düğün evine dönmüştü. Gece yarısına doğru hepsi sarhoşolup, bir köşeye sızmışlardı.

 

Düşmanınbu halini gözleyen Hacı İlbey her şeyin kıvamında olduğunu görerek askerlerinitaarruza hazırladı Gün doğmaya iki saat kala mehter takımına gürültülü bir havaçaldırdı. Gecenin karanlığında ormanın sessizliği içinde zurnalar ve davullarınsesleri ortalığı bir velveleye verdi. Sanki düşman karargahını periler, cinlerbasmıştı. Bundan sonra bütün askerler hep bir ağızdan tekbir getirmeyebaşladılar. Bu korkunç sesleri duyan düşman askerleri silahlarına sarıldılar. Hermilletin askeri çeşit çeşit elbise ve serpuş giydiklerinden birbirlerinitanımıyorlar, karşılarına gelenleri Türk zannederek kılıç sallıyorlar,birbirlerini öldürüyorlardı.

 

Buhal devam ederken Türk askerleri ne tek bir silah attılar, ne de yerlerindenkımıldadılar. 60,000 kişilik düşman ordusu birbirini yiyip bitirdiler. Bu manzarayıTürk askerleri ormandan seyrediyorlardı.

 

Buolay Hacı İlbey gibi bir askerî dehanın yeni bir harp taktiği olmuştu. O güne kadartarihte bu şekilde bir zafer kazanılmamıştı. Düşmandan canını kurtaranlarkendilerini nehre atarak, suların içinde boğuldular. Macar Kralı kaçmaya muvaffakoldu. Kral, bu harpten o derece korkmuş olacaktı ki, memleketine gider gitmezdostlarına, “kurtuluşumu boynumda asılı olan Meryem Ana resmine borçluyum” dedi.Ve bu korkusuna işaret olmak üzere bir de kilise yaptırdı. Aynı şekilde diğermilletlerin kralları da kaçmak suretiyle canlarını kurtardılar. Altmış bin kişilikbir ordu bir Türk dehası karşısında eriyip gitti. Türkler bu harbe “SırpSındığı” adını verdiler. Savaş 1363 yılında Türklerin zaferi ile sona erdi. Busavaştan sonra, Türklerin eline ganimet olarak birçok silah, çadır vesaire gibişeyler geçti. Sırp Sındığı zaferi üzerine Türk yurdunun her tarafında şenlikleryapıldı.

 

Hacıİlbey, Türk Milletinin zekasını dünyaya tanıtan bir destan yazdı. Fakat bu eşsizkahramanın bu başarılarını çekemeyen Lala Şahin Paşa, onu 1363’te zehirletmeksuretiyle öldürttü.


ARİF ERTÜRK
 
selamunaleyküm.ARİF ERTÜRK
HACE AHMET YESEVİ
 
BAŞINA SARIK BAĞLAR,
KENDİNE MÜRİT ARAR,
İLMİ YOK NEYE YARAR,
AHİR ZAMAN ŞEYHLERİ..
YUNUS EMRE
 
EMEKSİZ ZENGİN OLANIN,
KİTAPSIZ BİLGİN OLANIN,
SERMAYESİ DİN OLANIN,
REHBERİ ŞEYTAN OLMUŞTUR.
 
SİTEMİZİ ZİYARET EDEN 114785 ziyaretçi (241086 klik) KİŞİ BURADAYDI
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol