ABDÜLHAMİT II

ABDÜLHAMİT II

 

Abdülmecid'in oğludur. Annesi Abdülmecid'in Çerkez asıllı kadın efendisi Tir-iMüjgan’dır. 21 Eylül 1842 tarihinde Çırağan Sarayı’nda dünyaya geldi. 1853yılında, 11 yaşında iken annesi veremden ölünce manevi annesi ve padişahınçocuksuz kadın efendisi Pirustu'nun elinde büyüdü.

Orijinal fotoğraflardan II. Abdülhamid'in kartal burunlu, orta boylu, parlak ve iri gözlü,siyah düz saçlı o1duğunu görmek mümkündür. Karakteri hakkında ise, hakkında çokspekülasyon yapılan bir padişah olması nedeniyle tarafsız nitelendirmeler yapmakimkânsızdır.

 

İslam Ansiklopedisi'nde II. Abdülhamid’inbiyografisini yazan Hamid Ongunsu, onu "...zeki ve özellikle gerçek karakterini vedüşüncelerini gizlemekte pek mahir" olarak tanımlamaktadır. Bazı kayıtlardaiçine kapanık, kendi halinde, davranışlarında samimi olmayan, sözünde durmayan birkimse olarak da tanımlanır. Bu yanlış tanımlamalara karşılık bütün kaynaklaronun müthiş bir zeka ve hafızaya sahip, çalışkan, azimli, vefakar ve şüpheciolduğunda hemfikirdir. Aynı zamanda saygılı ve nazik olduğunu, gönül almasınıbildiği de söylenir.

 

II. Abdülhamid'in eğitim düzeyi hakkındaOngunsu gibi yazarlar güçlü bir eğitimi olmadığı nitelendirmesini yaparken, CevdetKüçük gibi kendisine daha ılımlı yaklaşanlar iyi bir eğitim aldığını ifadeeder.

 

Ancak tarihçiler II. Abdülhamid’in,Gerdankıran Ömer Efendi’den Türkçe, Ali Mahvî Efendi'den Farsça, V'ak’anüvisLütfi Efendi'den Osmanlı Tarihi, Edhem ve Cemal Paşalarla Gardet adındaki birFransızdan Fransızca, Guarelli ve Lombardi adındaki iki İtalyandan da Musikîöğrendiğini kaydederler.

 

Gençlik günlerinde veliaht olarak büyükkardeşi Şehzade V. Murad görüldüğü için saray çevrelerinde fazla ilgi görmeyenAbdülhamid, bu nedenle aşırılıktan uzak, sade bir hayat yaşamıştır.

 

Bir taraftan Kadirî tarikatına eğilimgöstermesi, diğer taraftan da iyi bir klasik batı müziği dinleyicisi olması, onunfarklı bir kişilikte olduğunu göstermektedir. Boş zamanlarında Batıdan getirdiğiopera, orkestra, piyanist ve kemancılara sarayda konserler verdirdiği dekaydedilmektedir. Marangozluk yapmak, kılıç kullanmak, ata binmek ve tabanca ile atışyapmak hobileri arasındaydı.

 

Ancak; hiçbir zaman çalışmalarınıaksatmamış, yoğun bir çalışma programı yürüterek günde 16 saat mesai yaptığıgeceler çok olmuştur. Bu özellikleri nedeniyle ciddiyetten taviz vermeyen, hata veihmali kolay kolay affetmeyen bir kişiliği vardı. Sorumlulukları dağıtır, fakatkesin kararı hep kendisi verirdi.

 

Aile hayatı hakkındaki bilgilere gelince;Abdülhamid'in 8 kadın Efendi, 5 İkbal ve 3 gözdesi olduğu kaydedilmektedir. Bu eşlerinden 12 kız, 9 erkek olmak üzere 21çocuğu olmuştur.

 

Sultan Abdü1hamit,33 yıllık bir saltanat yaşamından sonra 1909'da tahttan indirilmiş, önce Selanikdaha sonra da İstanbul'da gözetim altında tutulmuş, 10 Şubat 1915 tarihinde 73yaşında iken vefat etmiştir.

 

Dedesi II. Mahmud'un adıyla bilinenİstanbul Divanyolu‘ndaki II. Mahmut Türbesi‘nde yatmaktadır.

 

II. Abdülhamid‘in tahta çıkması Osmanlıdevletinin çok buhranlı bir dönemine rast geldi. Mithat Paşa ve arkadaşları devletin içinde bulunduğuzor şartların Sultan V. Murad'ın yönetiminin zayıflığından kaynaklandığını vesorunların çözümünün anayasal bir monarşide yer aldığını düşünüyorlardı.SonundaAbdülhamid'in anayasayı ilan edeceğinin sözünü alarak Sultan V.Murad'ıtahttan indirdiler.

 

II. Abdülhamid'in anayasal düzen ve MithatPaşa ile ilgili icraatı Türk tarihçiliğinde tartışmalı bir konu olarak yeralmıştır. Abdülhamid anayasanın kendisine verdiği yetkiye dayanarak 5 Şubat 1877tarihinde kamuoyunda ve Avrupalı devletler nezdinde büyük popülaritesi ve itibarıbulunan Mithat Paşa'yı görevden almış ve sürgüne göndermiştir. Ancak meşrutidüzene dokunmamış ve seçimlerin ardından 19 Mart 1877 tarihinde meclisi açmıştır.

 

İlk Türk Parlamentosu özelliği taşıyanve 141 üyeden oluşan Meclis-i Mebusan üyelerinin 115'i mebus, 26'sı ayan idi. Bumebusların 69u Müslüman, 46'sı gayri müslimdi. Büyük bir kısmı gayrimüslim olanbir meclisi açma kararı, II. Abdülhamid'in başlangıçta liberal olduğunu veya enazından liberal ve meşruti bir sisteme karşı olmadığını göstermektedir.

 

Buna rağmen II. Abdülhamid meclisidağıttığı için despotluk ile suçlanmıştır. Halbuki Abdülhamid davranışlanndasamimidir, ancak meclis lağvetmesinin sebebi, Meclis-i Mebusanın ve getirdiği meşrutirejimin Osmanlı-Rus savaşında ülkede kargaşaya sebep olmasıdır. Abdülhamid veGenç Osmanlılar, Anayasanın ilanı ve meşruti idarenin kurulmasının devletinyıkılışını engelleyeceğini, gayrimüslim tebaanın devlete bağlanmasınısağlayacağını ve büyük devletlerin Osmanlıya karşı politikalarınıyumuşatacağını düşünüyorlardı.

 

Bunların hiç birisi gerçekleşmediğigibi, daha da kötüsü oldu ve devletin bütünlüğü tehdit altına girdi. Bununüzerine II. Abdülhamid çatlak seslerin çıktığı ve devlete sahip çıkma konusundaçok samimi bulmadığı Meclis-i Mebusanı dağıtarak, bütün yetkileri bir mutlakhükümdar gibi üzerine aldı. Böylece 1908 yılına kadar sürecek olan II.Abdulhamid'in totaliter idaresi başlamış oldu.

 

Eğitim seviyesi ve sultan olarakhazırlanmamasına rağmen, kendisinden beklenmeyecek bir performansla II. Abdülhamidbeş yıl içerisinde güçlü bir iktidar kurmayı başardı. Hemen bütün tarihçileronun bu başarısını, yermelerine rağmen bir siyasi strateji harikası olaraknitelendirmektedir. Kilit noktalara baş yaverlik payesiyle kendi adamlarınıyerleştirmek, liberalleri anayasaya dayanarak görevden uzaklaştırmak, savaşınbaşarısızlığını generallere bağladıktan sonra onları sürgüne gönderenAbdülhamid, rakiplerini zamanla tek tek çevresinden uzaklaştırmayı başarmıştır.

 

Öte yandan Plevne Kahramanı Gazi OsmanPaşa gibi halkın gözünde itibarı olan kişilerin karizmalarından yararlanmayı ihmaletmemiş adeta Rusya'nın zaferini kendisinin tek başına iktidar olması içinkullanmıştır. Zaten Meclis-i Mebusanı dağıtma ve anayasayı askıya almaişlemlerini de Rusya baskısının bir sonucu olarak rahatça yapar.

 

Artık çevresindeki bürokrasi konumunukendine borçludur. Padisah totaliter idarenin şartlarını hazırlamış, YıldızSarayına taşınarak da kendisini, Tanzimat'ı ve zayıf padişahları çağrıştıransimgelerden kurtarmıştır. Gerçekten de taşınma da dahil Abdülhamid'in bu tarihtensonra yaptıklarının tesadüf olmadığı açıktır. Artık Yıldız'da yeni bir dönembaşlatmıştır.

 

Onun bu yükselişini anlamak için siyasigelişmelerin de bilinmesinde yarar vardır.


ARİF ERTÜRK
 
selamunaleyküm.ARİF ERTÜRK
HACE AHMET YESEVİ
 
BAŞINA SARIK BAĞLAR,
KENDİNE MÜRİT ARAR,
İLMİ YOK NEYE YARAR,
AHİR ZAMAN ŞEYHLERİ..
YUNUS EMRE
 
EMEKSİZ ZENGİN OLANIN,
KİTAPSIZ BİLGİN OLANIN,
SERMAYESİ DİN OLANIN,
REHBERİ ŞEYTAN OLMUŞTUR.
 
SİTEMİZİ ZİYARET EDEN 115622 ziyaretçi (242377 klik) KİŞİ BURADAYDI
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol